BEN HASAN

Yanlış söyledim, benim adım Hasan, Hasen; ben henüz Hasen değilim ama olmaya çalışıyorum. 

‘İsimler şeylerin neyi olur?’ tartışması, bizi Zât-Sıfat tartışmasına götürür ama ben ondan değil, başka bişeyden söz edeceğim.

Adımı dedem koymuş. Onun adı da Hasen’di. Dedem, (kitaplar hariç) ilk ve tek öğretmenimdi. Diğer öğretmenlerim resmî idi, soğuktu; dedem, az şey bilirdi ama çok şey öğretirdi, bu da onun samimiyetinden kaynaklanırdı. Rabbim ona rahmeti ile muamele etsin.

Hasan, sad ile yazılır; Hasen ise sin ile. Sad ile yazılan Hasan, namuslu demek, genelde iffetli kadınlar için kullanılır; Hasen ise güzel demek.

Hasende, Hasenin kök anlamı, grameri ve semantiğinde,

Fiziksel yüz-beden güzelliği,

Mantık, akıl, düşünce güzelliği,

Huy, ahlâk, davranış güzelliği vardır. 

Bunlar bianlamda doğruya, iyiye ve güzele karşılık gelirler.

Hasen, doğruyu ve iyiyi, güzel yapmayı bünyesinde taşır ama Hasende kalınırsa bunlar gerçekleşmez. 

Bunun için, Hasenden Ahsene, Ahsenden İhsana (İhsene) ulaşmak şarttır.

Ahsen, güzel karakter, huy, yaratılış demektir. “lekad halaqnel insâne fî ahseni taqvîm.” Biz insanı en güzel bir kıvamda (taqvîmde) yarattık. (95/Tîn, 4.) Bu, dört önemli Elçinin (İbrâhim, Mûsâ, İsâ ve Muhammed aleyhimüsselâm’ların) yaşadığı dört beldeye (Şam/Tîn Dağı, Mısır/Tûr Dağı, Kudüs/Zeytin Dağı ve Mekke/Hıra Dağı) yapılan dört yeminden sonra söylenen bir yargı sözüdür.

Yanlış eğitim ve tercih, kötü çevre gibi etkenler, insandaki ahseni bozar; insan, önce hasene; sonra da esfele düşer. Doğru eğitim (= Gerçek Rabbi Allah bilen bir eğitim) ve tercih, temiz çevre de, ahseni ihsana (ihsene) çıkarır; kişiyi, güzel görür/bakar, güzel konuşur, güzel davranır, güzel verir hâle getirir...

Verme, hasenin güzeli; güzel verme, ihsanın güzelidir = güzel verme ihsandır; ona artık verme değil ihsan (etme) denir. İhsan etmeye göre verme, çatur-çutur, kafa-göz ve gönül kırarak vermedir.

“...ve ahsin kemâ ahsenellahu ileyk...” Allah’ın Sana ihsan ettiği gibi ihsan et!. (28/77.)

Allah bize ihsan ederken (bizi) kırıp-döküyor mu?!. Verdiğini, pardon ihsan ettiğini bile fark etmiyoruz = kimin verdiğini bilmiyoruz!!.

İhsan, verilen şeyleri fark/hiss ettirmeden vermedir. Bunlar, para (mal, yiyecek-içecek, giyecek), bilgi, sevgi vb. şeyler olabilir...

İhsan, Allah’ı görüyormuş gibi yaşamak, Allah’ın bizi gördüğünü bilmektir.

Hasenden Ahsene, Ahsenden İhsene (İhsana) çıkabilen kul, güzel kuldur.

Ben Hasen, daha yolun başındayım; hatta, belki de bu yola adayım; şimdilik sadece adım Hasen, kendim değilim; çoğu işi güzel yapamıyor, patavatsız davranıyorum...

Kusurlarım affola. 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET