BAYRAM

Bayram : Bir oluş veya kurtuluşun sonucundaki sevinme.

Genelde insanlar (ülkeler) iki tür bayramı kutlar. Dinî bayram. Millî bayram. Millî bayram/lar, kurtuluşun ve kuruluşun; dinî bayramlar da oluşun ve kurtuluşun “yıl dönümleridir”; bayramlar her yıl kutlandığı için yıl dönümü dedim. Bayramların her yıl kutlanması, hem avantaj hem de dezavantajdır; avantaja geleceğim; önce dezavantaj.

Bayram/lar/ı her yıl kutluyor, sürekli kutluyor ama ortada taâ ilk ândaki durumdan başka somut bişey bulamıyor, göremiyorsak ve o ilk ânı = o bayramı da biz yaşamadıysak, o zaman, onların o zaman yaşadığı bayramı kutluyoruz demektir; böyle yapmakla ya onları taklit ediyor ya da bi tür oyun oynuyoruz!.

Bu durumu avantaja çevirebilir miyiz? 

Evet ama nasıl?

Onlar gibi yaşarsak. 

Biraz açayım. Onlar ne yaptılar da sonunda bayram ettilerse, biz de onu yapar, onlar gibi yaşarsak bayram ederiz. Yine açık olmadı. Örneğin, Ramazan Bayramı, Ramazan’ın sonundadır ama Ramazan’ı Ramazan gibi geçirenler = Ramazan’ın kadr-ü kıymetini bilenler (= Ramazan’ın her gecesini Kadr bilenler) Ramazan’ın sonunda bayram ederler. Yine eksik oldu. Ramazan, bize her ayımızın, her günümüzün kadr-ü kıymetini öğretir; bunu bilerek yaşayanlar, “her yıl” bayram ederler. Her yıl bayram edenin ömrü de bayram olur.

Kurbanda (Kurban Bayramında) Allah yoluna = Allah için (O’nun dini, emri için) kurban olanlar, her yıl bayram ederler.

Her yıl bu şekilde yaşayanlar, ömürlerinin sonunda bayram ederler.

Ve onlara : “Hoş geldiniz, sefâlar getirdiniz, ne iyi ettiniz de (ne güzel bir hayat yaşadınız da) geldiniz. (Başka türlü bir hayat yaşasaydınız buraya değil başka yere -- cehenneme -- giderdiniz.) = “... selâmün aleyküm, tıbtüm...” (39/73.) denilir.

Bu bayramlar, BÜYÜK BAYRAM’IN provasıdır dostlar. Öyle bir hayat yaşayalım ki ORADA bayram edelim!.

Oraya inanıyoruz, değil mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET