TEZÂHÜR
Tezâhür, zâhirden, görülenden görüntü, zuhûr eden, fenomen; tersi, görülmeyen, bâtın, gizli kalan, numen.
Fenomoloji, görünenin (görüntünün, görüngünün), fizik dünyanın bilimi. Metafizik, görünmeyenin (numenin) ‘bilimi’!, gizli ‘bilim’!. (Bilinmeyenin bilimi!.)
Fenomoloji, zarf; metafizik, mazruf (zarfın içi, zarftaki.). Böyle bakarsak, gördüklerimiz = şehâdet âlemi bir zarftır (dış kabuktur); gayb âlemi de zarfın içidir!; (ama) zarfın içi dışından büyük olmaz, (tersi doğrudur, gayb, şehâdetten; dış, içten büyüktür); öyleyse “içerdeki dünya” nasıl daha büyük olabilir?!.
İç ve dış, bize göredir; O’na göre iç ve dış yoktur.
“O, kainata sığmadım ama Mü’min kulumun kalbine sığdım.” derken, Allah-u A'lem, mekânsal bir büyüklük kast etmemiştir.
Rabbimiz bizde de tezâhür eder/ediyor ama biz bunun farkına var(a)mıyoruz; çünkü ‘zarfımız’ çook kalın; bu zarf, içerden dışarıya, dışarıdan içeriye zerre (lüks/lx) ışık geçirmiyor.
Bazıları da O’nun zuhûrunun şiddeti çoook yüksek olduğu için O’nu göremiyoruz, hissedemiyor, bilemiyoruz, diyorlar!.
Bizler zaten çook yüksek sesleri duyamaz; çook büyük ve çook yakın şeyleri göremeyiz; parmağımızı gözümüze çook yaklaştırsak, parmak görünmez, o parmağı o göz görmez.
O, hem çoook büyük hem çoook yakın hem de O’nun bizdeki zuhuru (tezahürü) çoook şiddetli, çoook yoğun; bu yüzden O’nu göremeyiz, göremiyoruz (duyamıyoruz), ama O’nun bizdeki tezahürünün farkına varabiliyoruz!.
Bu tezâhürü çook daha güçlü ve iyi hissedebilmek için zarfımızı (duygularımızı) biraz/epey inceltmeniz lâzım; derimiz oldukça kalın, ışık geçirmiyor; bakınca göremiyor; duyunca işitemiyor; çoğu şeyi (çoğu kimseyi) anlayamıyoruz. Bu hassayı (özelliği) kazanmak için bu ay (Ramazan, oruç = açlık ve fedakârlık), bazılarımız için belki bir başlangıç olmuş; bazılarımız (bence çook azımız) için de biraz daha fazla mesafe alınmasına yol açmıştır, inş.
Darısı, öbür ayların başına.
Yorumlar
Yorum Gönder