KUR'AN, EFENDİMİZ ve BİZ

Efendimiz, Kur'ân’ı önce dinledi, sonra okudu; dinlemeden Ona Oku! = İqra! denmedi.

Kimden dinledi?

Cebrâil’den.

Kime okudu?. 

Bize.

Biz de önce Onu (Onun okuyuşunu = Sünnetini = Hayatını) dinlemeli!, sonra da okumalıyız. (?!.)

Kur'ân okumak sünnet, dinlemek farzdır. Herkes okuma bilmez, okuyamaz ama (kâfirler hariç herkes) okunanı dinleyebilir. "Kâfirler, Kur'ân okunduğunda Onu dinlemeyin, yaygara (gürültü) çıkarın; belki galip gelirsiniz." (41/26.) derler.

Dinleme, sestir, kulakladır; ses bize, bizim kulağımıza gelir. Okuma, bize geleni, önümüzdekini görmedir. Bazen, görmek istediğimiz, bize gelmez, biz onu görmeye (aramaya, bulmaya) gideriz. 

Ramazan’larda görmek ve duymak istediğimiz (Kur’ân), bize geliyor ama biz Onu duymuyor = dinlemiyor ve görmüyoruz.

Çook şey kaçırıyoruz.

Çook şey kaybediyoruz.

Yakında anlayacağız.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET