DUÂ

Duâ : Allah’tan isteme. Allah’ı da’vet etme. Allah’ı çağırma. Bir işimizin, bir isteğimizin olması için Allah’a yalvarma.

Duânın istekten farkı, isteyenin acizliği ve güçsüzlüğüdür.

Duâ edenin duâsının kabulü, onun ciddiyetine ve samimiyetine bağlıdır.

...

Bırakın Allah’ı, birilerini bi yardıma çağırırken, birinden bişey isterken bile, o işe başlamış ama o işi kendimiz tek başımıza başaramamış, tamamlayamamışızdır. Temennî ettiğimiz (= olmasını istediğimiz ama henüz başlamadığımız) bir iş için, birilerini herhangi bi yardıma çağırıyor muyuz?!.

Ama, Rabbimiz Allah’ı çağırıyoruz!.

Sanki, ‘biz yatalım, Sen yap!’ diyoruz.

Böyle bir durumda, Rabbimiz Allah bize ne der?!.

‘Beni boşu boşuna, ortada henüz bir iş (eylem, çaba, gayret) yokken, niye çağırıyorsunuz!!, demez mi?!.

(Hâşâ) “Ben sizin hizmetçiniz, emir eriniz miyim, demez mi?!.

“Kul sen misin (siz misiniz), Ben miyim”!!, demez mi?!

...

Biz O’ndan bi şey istediğimizde (O’na duâ ettiğimizde) O, bizdeki gayreti, çabayı, acizliği, ciddiyeti ve samimiyeti görmek ister/istiyor.

Bizde en ufak bir gayret, bir çaba, ciddiyet ve samimiyet yok!; sonra da kalkıyor, ‘benim duâm kabul olmuyor’ diyoruz.

Duâyı (Rabbimizi!), ne sanıyoruz?!.

Samimîyetle ve ihlâsla yapılan duâ, aslâ boş çevrilmez.

Duâ, bizim Rabbimize; Rabbimizin de bize verdiği değerdir.

“Duâmız olmasa Rabbimiz bize niye (ne) değer versin?!...” (25/77.)

Rabbimize değer! verelim de, O’nu boş, hayalî ve asılsız işlerimiz için çağırmayalım!.

O, hep yanımızdadır. Duâ, bizim O’nu bilinçli çağırmamızdır. O’nu çağırırken, başkalarını da çağırırsak, O’nun Gücüne güven(e)memiş! oluruz; bu, ihlâsı zedeler.

“ve lâ tedu’ meal Allah’i ilâhen âhar...” Allah ile beraber (O’nun yanında, mea), başka bir ilâhtan bir istekte (tedu’, duâda) bulunma!... (28/88.)

“Kullarım Beni soracak olurlarsa, Ben onlara çook yakınım. Bana duâ ettiklerinde (Beni çağırdıklarında) çağrılarına (da’vet’et dâî ilâ deânî) hemen karşılık veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma (Bana = lî) karşılık versinler, Bana inansınlar (= Bî) ki, doğru yolu bulsunlar.” (2/186.)

Biz O’nun da’vetine (çağrısına = dinine) icabet etmez, dönüp bakmazken, O’na hangi yüzle duâ eder, O’nu yardıma çağırırız?!.

Duâ, da’vettir. Rabbimiz bizi da’vet ediyor; biz de Rabbimizi da’vet ediyoruz. Rabbimizi bişeye! da’vet ederken biraz kendimize çeki-düzen verelim!.

Vesselâm.

(Zor, tehlikeli ve kritik (veballi) bir yazı oldu. Rabbim kusurlarımı affeder inş.)

Yorumlar

  1. Sa Rabbim Rabbim dualarımızı rızasına muafık dil ile yapmayı nasib eyleye

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET