DİLİ KULLANMAK

Dili Kullanmak

Harfleri sıraya dizmek.

Dizilen harflere (kelimelere) bir anlam vermek.

Kelimelerle bir veya bir çook cümle kurmak...

Harfler rastgele sıraya dizilmiyor. Benim adımı oluşturan harfler : a, h, n ve s. Ben bunları h, a, s, a ve n şeklinde diziyorum; daha doğrusu önceden birileri dizmiş ve onu bana ad olarak vermiş; benim adımdan belki binlerce, milyonlarca ad var; her Hasan aynı Hasan değil.

Kelimelere anlam veren şey, dilin kendisi ve kültür. Kelimeleri bir araya getirip cümle kuranlar (konuşan ve yazanlar) da insanlar.

İsimler ve konuşma, insana öğretilmiştir. = “ve alleme âdemel esmâe küllehâ...” (2/31.), “Er-Rahmân. Kur'ân’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı (konuşmayı) öğretti.” (55/1-4.)

İnsan, (dili) isimleri ve konuşmayı ‘kendi öğrenmemiştir.’ Belki, harfleri, harflerin şekillerini ‘kendi’ öğrenmiştir ama öğrendiği beyni (aklı) kendi îmal etmemiştir.

Dili kullanmak, aklı kullanmaktır ama insan, sadece akıl varlığı değildir. Aklın sınırları, dilin sınırları; dilin sınırları da aklın sınırlarıdır. Dilin ve aklın sınırları ‘aşılınca’!, ilmin ve imanın engin deryasına, alanına girilir. Dil ve akıl, insanı bu deryaya taşıyan yolaklar ve nehirlerdir. Beden de (insan da) bu nehirde yüzen bir gemidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET