İKİ KAVRAM : İSTİÂZE ve İSTİÂNE

İki Kavram : İstiâze ve İstiâne.

İstiâze, eûzu diyerek sığınma; istiâne, yardım/inâyet dile(n)me!.

Kime ve kimden? 

Âlemlerin Rabbine ve Âlemlerin Rabbinden. 

Fatihâ’da ikisi de var. (Eûzu-)Besmele Fatihâ’ın ilk âyeti. Besmelenin öncesinde ‘Eûzu Billahi min'eş şeytân’ir racîm’ denir. Sığınma, emniyet için, tüm şeytanî işlerden, taşla kovulmuş (recm edilmiş) şeytandan, şeytan olmuş kişilerden korunmak içindir. ‘Bismillahirrahmanirrahim’ diyerek de Euzu’deki (Bil) Allah’ın Rahmâniyetine ve Rahîmiyetine sığınıyor, her işe O’nun adı ile başlıyoruz. İşte buna istiâze diyoruz.

İstiâne ise, Fatiha’nın 5. âyetindeki “iyyaKe na’budu ve iyyaKe nesteîn”deki nesteîndir. Âyetle biz,  Rabbimize : “Yalnız ve yalnız Sana kulluk eder ve yalnızca Senden yardım bekleriz.” deriz. Bu âyetin Türkçeye doğru çevirisi kanımca şöyle olmalıdır. (Ya Rabbî!) Yalnızca Sana kulluk etmek istiyoruz ama bunu beceremiyoruz, bunun için Senin yardımını bekliyoruz; Sen bize yardım etmezsen, biz başkalarına da kulluk etmeye devam edeceğiz, edebiliriz!.

Ediyoruz da.

...

Fatihâ, Kur'ân’ın özü, özeti; Tevhîd’in, Bu Dinin = İslâm’ın manifestosudur.

Günde 40 kere, her vakit okuduğumuz Fatihâ’yı anlayarak ve özümseyerek okumalı ve kıldığımız namazların hakkını vermeliyiz.

Fatihâ’sız namaz olmaz, Fatihâ’sız namaz kılınmaz. Fatihâ’yı yüzünden okuyan, namazı yüzünden kılar; derinden okuyan da derinden..

Kanımca, namazdaki ihlâs ve huşû, Fatihâ’yı doğru anlamaktan ve özümsemekten geçiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET