BERABER/LİK

Beraber/lik

Birlikte olma.

Yenememe, yenişememe (spor).

Ne, ne ile; kim, kim ile beraber?!.

Zorluk, kolaylıkla. = “inne meal usri yüsrâ.” (94/5.)

Allah, sabredenlerle, mutteqîlerle. = “inne Allahe meas sâbirîn; meal mutteqîn. (2/153. 8/46. 9/123.)

Allah bizimle. (beraber). = “... inne Allahe meanâ...” (9/40.)

Allah sizinle (beraberdir.)... = “... vAllahu meaküm...” (47/35.) “... ve Hüve meaküm eynemâ küntüm... nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir. (57/4.)

“Onlar yaptıklarını insanlardan gizleyebildiler ama Allah’tan gizleyemezler. Allah, onlar gece (karanlıkta, gizli) tuzaklar kurarken bile onlarla beraberdir...” (4/108.)

“Rabbinin hükmüne sabret!. Sen Bizim gözümüzün önündesin!... fesbir lihükmi rabbike feinneke biea’yüninâ...” (52/48.)

“Onlar, iman edenlerle karşılaştıkları zaman ‘inandık’ derler; şeytanları ile bir araya gelince de, ‘biz sizinle beraberiz, onlarla sadece alay ediyoruz.’ derler.” (2/14.)

Kiminle beraberiz?!.

Bu beraberlik, rekâbet etmekten mi kaynaklanıyor, yoksa kulluk etmekten mi?!. Rekâbet kaynaklı beraberlikte, çekişme, yarışma, tartışma vardır. Kulluğun verdiği beraberlikte çekişme, yarışma, tartışma olmaz; kayıtsız-şartsız teslimiyet ve güven (= İslâm ve İman) bulunur!.

Allah ile beraber olmak, nasıl belli olur?

O’na kul olmakla = O’nun yap! dediğini yapmak, yapma! dediğini yapmamakla.

Müslümanın ve Mü’minin Rabbi ile beraberliği SÜREKLİDİR. Mü'min, Müslüman O’nunla beraberliğini sadece namazla sınırlamaz. Namaz, bu beraberliği sürekli kılmak içindir; namaz bunun için kılınır. Namaz kelimesi, Farsça'dir, Arapçası Salâ/ttır. Salâ/t, çook yakın olmak; ‘kızarmak’! demek. Beraber olmak, yakın olmayı; yakın olmak, ‘yanmayı, kızarmayı’! gerektirir.

Mirac'da Cebrâil, Efendimize : Ben daha fazla gidemem/yaklaşamam, yanarım!, demişti. 

Ayrılık da yakar!, ama seveni!.

Müslüman ve Mü’min, Rabbi ile beraber olunca da O’ndan ayrı kalınca da “YANAR”!. ama beraberliğin yakması, nûrdur, haz/neş'e/neşvedir; ayrılığın yakması, nârdır, ateştir, acıdır. (Cennet & Cehennem)

Münafık ve kâfirler, hiçbir yere bağlanamaz; hiç kimseye yaranamaz; aslında hiçbir kimseyle beraber de olamazlar!. Bu yüzden onlar, kuşkucu, tedirgin, ürkek ve korkaktır; ‘hastadır’!, onların hastalığını ancak “ateş/nâr = acı”! tedavi edebilir.

...

Filozoflar, Tanrı ile beraber olduklarını ama Tanrı ile beraber/e kaldıklarını, yarı-tanrı olduklarını düşünen adamlardır; onlar O’nunla sürekli mücadele ederler.

“Peygamberlerin Tanrı ile mücadelesi”!, mutlak teslimiyete ve güvene dönüşmüştür; Onlar, O’nunla da O’ndan ayrı iken de “yanarlar”!. O'nu dinlememezlik etmezler.

...

Çook bilmiş gibi çok tehlikeli, çook sınırda bir konuyu yazdığımın farkındayım; Rabbim affede!. Bu gidişle kendime yazı yazmayı yasaklayacağım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET