İŞİTTİK ve ...

İşittik ve itaat ettik. = “semi’nâ ve ata’nâ” (2/285. 5/7. 24/51.)

İşittik ve isyan ettik. = “semi’nâ ve asaynâ” (4/46)

İşittik, derler; işitmezler... = “kâlû seminâ ve hüm lâ yesmeûn...” (8/21)

Rabbimiz, gördük, işittik, bizi geri gönder de ... (32/12.)

Niye, ‘semi’nâ ve basarnâ’ (= işittik ve gördük) değil de semi’nâ ve ata’nâ, deniyor?!. Çünkü, “Haber” (= Vahiy) bize sözle/sözlü geliyor. Sözün göze (= kalp gözüne) tesir etmesi, ve oradan (sâlih) amele dönüşmesi isteniyor.

Ama biz, işittik diyoruz; oysa (hakkıyla) işitmiyoruz. (Bknz. 8/21.) İşitsek, semi’nâ ve ata’nâ deriz = itaat ederiz. Söz, bizim bir kulağımızdan giriyor, ötekinden çıkıyor; kalbimize (aklımıza) hiç mi hiç (!) etki etmiyor.

Ama ötede, “Rabbimizin önünde (= ınde = Huzurunda) başlarımız öne eğik (= bükük), gördük, işittik, bizi tekrar geri gönder de sâlih amel işleyelim, gerçekten iknâ olduk = yakînen iman ettik = mûkîn olduk.” (32/12.) diyeceğiz.

Görmeden (= işiterek) iman edenlere (ve sâlih amel işleyenlere) ne mutlu!.

Sen, görmediği hâlde Rahmân’dan korkanları ve Zikre (= Kur'ân’a) tâbî olanları uyarabilirsin. = “innemâ tünziru men-it tebea-z Zikre ve haşiye-r Rahmân'e bil gayb...” (36/Yasin, 11.)

“... onları sınırsız mağfiret ve güzel (= kerîm) bir mükâfatla (ödülle) müjdele.” (36/11.)

İletişimin bu kadar yaygınlaştığı bir çağda, artık kimse “işitmedim” diyemez; ya işittim ve itaat ettim ya da işittim ve isyan ettim, diyebilir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM