NİYET

Bir işi yapmadan “önce”!, yapmaya karar verme. Niyette, yapılacak işin gayesi de (= amacı da) saklıdır. Her iş (= her fiil), bir amaç (= gaye) için yapılır; gayesiz iş yapılmaz. Haâ, her zaman, niyetle gaye uyuşmayabilir ama esas olan (hâlis) niyettir.

Filozoflar, bir işin dört sebebi olduğunu söylerler : 1) Etken sebep. 2) Maddî sebep. 3) Sûrî sebep ve 4) Gâî sebep. Maddî ve sûrî sebepler, ara sebeplerdir; etken ve gâî sebepler ise “uç” sebeplerdir; bunların “uçları” bir çemberin (veya dairenin) uçları gibi birleşirler. 

İnsanın maddî sebebi, toprak; sûrî sebebi, insan şekli; etken sebebi, “istek” (bu, ilk tahlilde anne-babanın; son tahlilde Tanrı’nın isteğidir);  gâî sebebi ise, Tanrı’nın isteğinin yerine getirilmesi = Tanrı’ya kulluktur.

İnsanın var oluş (= yaratılış) gayesi budur. Tanrı, insanı bu “niyetle”! yaratmıştır. Tanrı’nın bu “niyetine” uygun yaşamak, kulluktur.

İnsanın Tanrı’ya kulluğu, Tanrı’nın etken sebebi (= niyeti) ile gâî sebebini “uyumlu” hâle getirmektir. Tanrı’nın, kainatı ve insanı yaratmasından muradı bu kulluktur. Bu “uyumu” bozan her şey, Tanrı’ya isyandır.

İnsan da her yaptığı işi bu niyetle (= Tanrı’nın niyetine ve gayesine uygun) yaparsa, doğru yolu (= sırât-ı müsteqîm) bulur ve Tanrı’nın inâyetine mazhar olur; aksi hâlde Tanrı’yı kızdırır (= gadaplandırır)!.

“ihdinâ’s sırât-al müsteqîm; sırât-alllezîne en’amte aleyhim, gayr-il ma’dûbi aleyhim, ve le-ddâllîn.” (1/6-7)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM