İNÂYET

İnâyetin kökü, ınâ (= عنى). Ma’nâ da ınâ’nın mimli mastarı. Inâ (= عنى), kastedilen şey; mâ’nâ (= معنى) da aynı = anlam. Anâ (= عنى), zihni meşgul eden şey. Aniye (= عنى), ilgilenmek ve “endişelendirmek”!. Ya'nî (= يعنى), anlamına gelmek, demek istemek.

Ma’nâ, maksattır = kast edilendir, maksûddur, zihni meşgul eden, peşine düşülen, izi sürülen şeydir. 

Her şeyin (her kelimenin de) bir ma’nâsı vardır; ma’nâsız bişey yoktur = hiçbir şey abes yaratılmamıştır. 

Ma’nânın kalıbı lafız, fiziktir; fizikten metafiziğe doğru gidildikçe ma’nâlar birbirine yakınlaşır. Maksûd (= kast edilen) tekleşmedikçe, zihin rahat etmez. 

Farklı maksatlar, kişiyi böler-parçalar; maksadı birlemeye (= tevhîde ulaşmaya) çalışmak, her aşamada kişiye çok güzel ve çok verimli bir motivasyon ve güven (= iman, emniyet) sağlar. (Bknz. 39/29.)

Ma’nâ, sadece lafızda (= kelimede) değil, cümlede (= bütünde) ve her yerde, her şeydedir. Bütün kâinat, âyettir. 

Ma’nâ = anlam bilimi = Semantik. Bilgi, ma’nâ ile taşınıyorsa, epistemolojinin aslı da semantik veya ma’nâdır. (= ma’nâ bilimidir.)

(Ayn = عين, göz, su kaynağı. Ayyene = عين, belirlemek. Mâ-u meîn = akan su.)

Ma’nâ, anlamın kaynağına yolculuk. 

Delâlet İlmi (dalâlet değil), Belâgat İlmi ile at-başı gider. Belâgat, sözün maksada uygun, fasih (= etkili, güzel, özlü) bir şekilde söylenmesi; mümkün olduğunca kast edilen anlamın (= ma’nânın) sözle (= lafızla) ifâde edilmesidir. Ma’nâ, her zaman sözün (= lafzın) arkasındadır ve gizlidir.

Ma’nânın çoğulu meânî. ‘Meâni-l Kur'ân’ diye bir ilim geliştirilmiş. Meâl de bu ilmin bir parçası. Meâl kelimesinin kökü, te’vil, evvele (= ilk anlama) gitme = yaklaşma, demek. Kimse, ilk anlamı (= orijinal ma’nâyı, tüm anlamların kaynağını) tam yakalayamaz ama, ona “yaklaşa/yakınlaşabilir”!.

Inâyet de “gizlidir”!, bir kalıba, elbiseye, lafza bürünerek gelir. Kalıbın (lafzın) arkasındaki ma’nâyı göremeyen veya dağınık gören (= şirk!), ınayeti de ınayet Eden’i de göremez, dağınık görür = bölünür, kime minnet (= kulluk) edeceğini bilemez, şaşırır, şaşalar; ama, bütün dikkatini (= gücünü) tek bir “noktaya/kaynağa”! yoğunlaştırırsa, inâyete o kadar çok yakınlaşır.

“Kim Bana yürüyerek gelirse, Ben ona koşarak gelirim...” Kudsî Hadis.

“vezkürûnî ezkürküm... = Beni zikredin, Ben de sizi zikredeyim...” (2/152.)

Kafa (gönül) karışıklığı ya da anlamı bir çok noktaya veya kişiye odaklamak (= tek-bir “noktaya”! odaklayamamak), insanı çook rahatsız eden bişeydir; bu, insanın fizik/î ve metafizik/î bütünlüğüne (= beden ve ruh sağlığına) çook büyük zararlar verir. Bir elimizin birine, öbür elimizin öbürüne hizmet ettiğini veya bir ayağımızın ileri, öbürünün geri gittiğini hayal edin; böyle bir kişi çıldırmaz mı?!.

İbn-i Rüşd, inâyet ve ihtirâ’ delillerine çok önem verir. Ona göre inâyet, her şeyin (= âlemin) insan yaşamına uygun; ihtirâ’ ise, bunun (bu uygunluğun) Mutlak İlim, İrade ve Kudret Sahibi Bir’i tarafından yaratılması, O’ndan başkasının bunu yaratmamasıdır. Ona göre, varlığımız ve varlığımızın devamı (= yaşamaya devam etmemiz) başlı başına bir inâyettir ama biz (yüzsüzler!), Allah’tan ekstra inâyetler bekliyoruz!.

Ma’nâlar dağınık (= parça parça) kaldıkça, hem inâyetin kimden geldiğini bilemiyor hem de gelen inâyeti (inâyetleri) yeterli göremiyoruz.

Sorunumuz, “dağınıklık, kafa karışıklığı veya ma’nâları tevhîd edememe = lafızlarda (kabukta, yüzeyde) kaybolma” sorunudur!.

Tevhîd, insanı da tevhîd eder, dağınıklıktan ve parçalanmaktan korur.

İnâyetin bir anlamı da “ihtimam/özen” göstermek, demektir. Rab, bizim O’na özen gösterdiğimiz oranda bize inâyet eder. Bizler O’nun dışında, O’nun çoook altında (= min dûnillah) olan, gerçekte ilâh olmayan ilâhlara! ihtimam/özen gösterdiğimiz sürece, O’nun bize ekstra inâyet etmesi = melekleri ile yardım göndermesi mümkün değil. (Bknz. 3/124-125 ve 8/9.)

“Rabbimiz Allah’tır, deyip, sonra dosdoğru/istikâmet üzere olanlara gelince, onların üzerlerine melekler iner ve onlara : ‘korkmayın, üzülmeyin’, size söz verilen cennetle sevinin, derler.” (41/30.)

Bilen için bundan daha büyük inâyet olur mu?!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM