MİKTAR

Arapçası mikdâr. Kader de aynı kök. Biz, miktarı nicelik (sayı, kilo, kemiyet, vb.) olarak bilir-algılarız; oysa miktar, aynı zamanda nitelikseldir, keyfiyeti de kapsar. Nisab miktarı mal, nicelikçe zekât oranına ulaşmış mal demektir. Kader, “ölçüdür, miktardır.”!. Kimine nicelik ölçüsü ile mal ve ömür, kimine nitelik ölçüsü ile bilgi, ilgi, sevgi, vb. verilir. Kimi, verileni kendi için kullanır; kimi de kullandırır. Kimi, kendine yeter ölçüde verileni, temizlemek ve temizlenmek (= zekât) için verir. Artık malı (= artı değeri) tutmak/biriktirmek, onu kirletmektir; çünkü mal, herkese yetecek bir hesab ile indirilir.

...

Zaman da miktara (ölçüye) tâbîdir. Buradaki yaşam süremiz (= ecelimiz), süresi belirlenmiş bir zamandır. Küçük kıyamet, bize verilen zamanın; büyük kıyamet, kainata verilen zamanın sonudur.  

...

Hesabını burası için yapanlara, ötede hesapsız mal ve zaman (= bi gayri hisâbin), verilmeyecek, onlar orada hesapsız rızıklarla rızıklandırılmayacaklardır. 

“Yaptıklarına karşılık Allah onlara en iyi karşılığı, lütfundan/fazlından çook daha fazlasını verecektir. Allah, hak edeni hesapsız rızıklandıracaktır.” (24/38)

Hak etmeyenlere (ekstra) hak vermek, O’nun adâletine aykırıdır.

...

Burada, trilyon doları çok gören (= trilyon dolara kanan) insan, yarın bu miktarın çook az olduğunu anlayacak; üstelik, temizlenmemiş (= zekâtı verilmemiş) o dolarlar onun için çook büyük vicdan azabına (kahra, kedere) yol açacaktır.

Çağ, niteliğin unutulduğu, niceliğin egemen olduğu = her şeyin parayla ölçüldüğü (kapitalist) bir çağ.

Aslında, insanlığımızın (= Müslümanlığımızın?!) miktarını (kaderimizi), yapıp-etmelerimizle biz = kendimiz belirliyoruz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM