İNSAN

İnsanı tanımak (tanıyabilmek) zor. İnsan, ne zaman ne yapacağı belli olmayan, sürekli değişim hâlinde olan bir canlı. Yüzeysel bakarsak, et-kemik ve kan (= beden) ve can (= ruh). Beden, âlet; ruh, bu âleti kullanan. Beden de değişiyor, ruh da. Bedenin değişimi, nutfe, bebek, ergen (genç/delikanlı) yaşlı (ihtiyar) şeklinde tezahür ediyor. Güçsüzken güçleniyor, sonra da güçten düşüyor, yürüyemez, kendi işini kendi göremez hâle geliyor. Bu, fizikî değişim.

“ve men nuammirhu nünekkishu fil halq, efelâ ye’aqılûn.” (36/68)

Bir de ‘metafizikî’ değişim var. Bu, duyu, duygu ve akılda. Beş duyunun üçü (görme, işitme ve koklama) uzak duyular; ikisi (dokunma ve tatma) de yakın duyular. Yakın duyuların uzağı, dokunma (temas); yakını, tatma. Yaklaşma ve tatma, Âdem’in başına iş açmıştı!.

Duygular çook daha karmaşık, taâ içimizde hissettiğimiz şeyler.

Duyuları da duyguları da selim aklın kontrolüne vermezsek, işimiz harap.

...

Çoğu insan, (zorunlu olarak) bedenen (= madden) değişiyor ama ruhen değişmiyor, yerinde sayıyor!. Bir insanda ruhî tekâmül olmazsa, o insan şeklen insandır.

Çoğu insan, maddeye (bedene = paraya-pula, eve-arabaya, vs. = bedenî konfora) yatırım yaptığı için, bedenin kendisini ebedî kılacağını düşünüyor, hesap ediyor. = “yahsebu enne mâlehû ehledeh.” (104/7) Oysa kazandığı o mallar, ona fayda vermeyecek. = “mâ e’ğna anhu mâluhû ve mâ keseb.” (111/2) Burada da. O mal, onun gençliğini geri getirebiliyor mu, kötürümlüğünü izâle edebiliyor mu?!..

...

Duyusal, duygusal ve aklî değişimini olumlu yönde geliştirebilenler, bu değişimin meyvelerini toplayacaklar ve sevinecekler; yerinde sayanlar ve değişimleri negatif (olumsuz) yöne doğru olanlar ise, Allah-u A’lem, çook hayıflanacaklar, çook pişman olacaklar, üzülecekler.

Unutmayalım!, burası (= bu dünya), keyif çatma (= yatma) yeri değil, esfelleri ve ahsenleri (= kötüleri ve iyileri) belirleme (imtihan) yeridir. İmtihanı unutanlar, hevâ ve heveslerine tâbî olanlar ve dünyada ebedî kalacaklarını sananlardır. = “... ehlede ilel ard...” (7/176) Âyet, bu gibileri, dilini sarkıtıp soluyan köpeğe benzetir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM