BİRİKTİRME

Biriktirme, birikim = mülk sahibi olma. Bu, maddî şeylerin birikimi ise biz ona zengin/lik; ilmî şeylerin bir birikimi ise âlim/lik diyoruz. Her şeye sahip olunamaz, bu kesin. Üç-beş evimiz olsa, birinde oturur, öbürlerini kiraya veririz. Ankara’daki (tüm dünyadaki) ev ve işyerlerine sahip olsak, onları kiraya verebileceğimiz birileri olmasa, bu kadar ev ve işyeri neyimize yarar?!. İlim de böyledir. Malı ve ilmi kiraya verenler, doymak bilmez oburlardır; onlar, daha çok malım ve ilmin olsun isterler. Sonunda ne yaşanır?!. Ölüm gelir ve büyüüük bir pişmanlık yaşanır. En iyisi, vermek; olabiliyorsa! insanları onlardan ücretsiz yararlandırmak; din buna Allah Rızası diyor. 

Mülk, Allah’ın. Biz de bu mülkün içindeyiz.

Allah, bu kâinatı (= mülkü) niye yarattı?!, diye soranlara şu soruyu sormak lâzım. Allah dışında kimse olmasa, bu mülk niye yarardı?!. Allah’ın mülke (hiçbir şeye) ihtiyacı yok ki!.

Öyleyse, mülkün, içinde de bizlerin var edilmesi = yaratılması, bizim mülk sahibi olmamız değil, MÜLK SAHİBİNE KUL olmamız, O'na itaat etmemizdir. O’na kul olmaz, itaat etmez de mülk sahibi olmaya devam edersek, ilâhlık taslamış, ‘mülk Senin değil benim’, demiş oluruz.

Bu, en hafif tabiriyle, O’nun mülkünde O’na karşı (yapılan) bir vefâsızlıktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET