YESRİB'İN MEDÎNE ve BAŞKENT OLMASI

Yesrib = (يثرب), SRB kökünden rahat edilmeyen ve düzensiz; Medîne = (مدينة), DYN = Din kökünden rahat ve düzenli yer anlamında; medeniyet de aynı kök. Zaten düzenin olmadığı yerde medeniyet olmuyor/kurulamıyor, anarşi kol geziyor.

Yesrib, hicretle Medîne adını aldı ama onun Medîne olması öyle kolay olmadı. Pekiî, Yesrib’in Medîne olması için neler yapıldı?!.

Muhacir ile Ensar arasında kardeşlik anlaşması/sözleşmesi = muâhât yapıldı. 

Buna benzer bir anlaşma/sözleşme de diğer topluluklarla yapıldı. = Medîne Vesikası veya Sözleşmesi. O gün Medîne’nin nüfusu yaklaşık 10.000. Bunun %10 ilâ 15’i Müslüman; geri kalanı Yahudi, müşrik ve Hıristiyan.

Şehrin tam merkezine bir karargâh (= Mescid) inşâ edildi ve şehir bu karargâhtan idare edildi. Bu karargâh, hem okul hem de meclisti.

Ticaret âdil hâle getirildi. Pazar = ticaret, Yahudilerin tekelindeydi, bu tekel kırıldı. Mekke, ticaretle; Medîne, hurma başta olmak üzere ziraatle geçinir.

Şehrin mücavir alanı belirlendi ve alanlarda izinsiz her türlü av ve ağaç kesimi yasak edildi.

İçeride/merkezde nispeten düzen sağlanınca çepere/çevreye de düzen verilmek istendi. Hicretin 2. yılında ilk fiilî savaş (= Bedir) gerçekleşene kadar neredeyse her ay bir seriyye Medîne’den civar kabilelere gönderilmiştir; bu seriyyelere gazve de denir. Bunların birçoğunun başında bizzat Efendimiz vardır ve bunlar aktif ve etkin dış politika uygulamalarıdır; birincil amaç, civar kabilelerle karşılıklı güven (saldırmazlık) anlaşmaları (sözleşmeleri) yapmaktır.

Bedir’deki zaferden sonra Mekke boş durmamakta, bir taraftan  içerdeki hâinleri kışkırtmakta, bir taraftan öç/intikam almak istemekte. İçerdeki Yahudiler (Benî Kureyza ve Kaynuka), kendileriyle yapılan anlaşmayı (Medîne Sözleşmesi) ihlâl ederler ve sürgün yerler.

Hicretin 3. ve 5. yılında gerçekleşen Uhud ve Hendek Savaşları. Peşinden gelen Hudeybiye Anlaşması. Ve Mekke’nin Fethi.

Mekke’nin Fethi ile Medîne  artık bir şehir devleti değil, bölge başkenti.

Hayber savaşı, Tebük seferi ve İslâm’a da’vet mektupları ile İslâm’ın = İslâm devletinin büyümesi/genişlemesi.

Ve hicretin 11. yılı, milâdî 632’de Efendimiz vefatı. Daha 25-30 yıl bile geçmemişti ki, içerde yaşanan anlaşmazlıklar ve iç savaşlar (Cemel ve Sıffin, 656 ve 657) ve Emevî, daha sonra da Abbasî saltanatının kurulması ile Medîne’nin başkent olmaktan çıkarılması. 

Şam, Emevîlerin; Bağdat,  Abbasîlerin başkenti oldu. Ben bu durumu Selçuklu-Osmanlı başkentlerine benzetiyorum. Konya, İznik-Bursa, Edirne ve İstanbul. Medîne, Konya veya İznik-Bursa’ya; Şam, Edirne’ye; Bağdat, İstanbul’a benzer. Tabiî, bu konuların şehir ve siyaset tarihçileri tarafından çalışılması ve benim bu savımın test edilmesi lâzım.

Medîne’den sonra iç kargaşalardan, karmaşalardan ve entrikalardan uzak bir (şehrimiz ve) başkentimiz olmadı, desem abartı mı yapmış olurum?!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET