YOK SAYMA!...
Bizâtihî = kendinde yok, yoktur. Yok olan bişeyi biz isimlendiremeyiz ve bilemeyiz; ancak onu yok farz edebilir, yok sayabiliriz; oysa o, vardır.
Ne gibi?!.
Birine küsmüşsek, onu görmemezlikten gelir, onun bütün iş ve işlemlerinin (= fiillerinin) üstünü örteriz (= küfr); işte!, yok sayma da aynen bunun gibi bişeydir.
Pekiî, Tanrı yok sayılabilir, O’nun “üstü”! örtülebilir mi?!. (= kâfir olunabilir mi?!.) Aslında olunamaz; olanlar, ancak ve ancak kendilerini kandırırlar ve Tanrı’yı “bir insanmış gibi” ele alırlar. Oysa Tanrı, her zamanda ve her yerdedir ve “âşikârdır.”!; (zamandan ve mekândan münezzehtir.) O’nun “üstü”! örtülemez; O, yok sayılamaz.
Tanrı’nın yarattıkları (herkes ve her şey), O’nun varlığına işarettirler = âyettirler. Üstü örtülü âyetlerin örtüsü kaldırılınca = âyetler anlaşılınca Tanrı da “anlaşılır” ama bu “anlama” bizim için hiçbir zaman “tam ve mükemmel” olmaz; olsaydı, artık anlaşılacak bişey de yaşamanın (=hayatın) anlamı da kalmazdı.
İyi ki Var.
Sübhânellah.
Yorumlar
Yorum Gönder