KESİN İNANÇ

Eric Hoffer’in ‘Kesin İnançlılar’ kitabı meşhur ama ben, buradaki kesin inancı, Hoffer’in kullandığı gibi bağnazlık anlamında değil kemâl ve tekâmül anlamında kullanacağım ve buna, dinin dediği gibi iman-ı kâmil; bu inancı taşıyana da insan-ı kâmil diyeceğim.

Blogdaki son yazım, irade, akıl ve iman ilişkisini konu aldı.

Bir insanda akıl kıtsa, hatta yoksa, irade güçlüdür, o insan inaddır, dediğim dedik der, zerre esnemez.

Akıl yok, iman varsa, mutaassıptır, bağnazdır, tutucudur; sadece benim bildiğim = inandığım doğrudur der, zerre esnemez.

Ne diyeyim, bazı insanlarda irade güçlü ama akıl zayıf; onlar da bizim imanımız güçlü diyorlar.

Kesin inançta = iman-ı kâmilde katılık, donukluk, taşlık yoktur ama kararlılık ve yumuşaklık vardır. Bir inanç hem kararlı hem yumuşak nasıl olur?!. Bilme noktasında kararlılık = kesinlik = azim; yapma noktasında yumuşaklık = merhametlilik. Bu inancın bizdeki hâli, bize bakan yönü çook sağlam ama ötekine (= topluma, tüm varlığa) bakan yönü ise, çook esnek, çook yumuşak, çook gevşektir.!.

Anlaşılması, kavranılması zor biliyorum. Bu iman, bizde belli bir “süre” kararlı bir istikameti izler; ama o “süre” geçince istikametimiz her yön, herkes, her canlı olur ve yönümüz “kaybolur”!; artık tavafı bırakıp Kâbe’nin içine gireriz. Kâbe, herkesi içine alamadığı için dışardakiler bize hem imrenir hem de bizi kıskanır; biz içerden, onlar dışardan (bizim onlara, onların bize kavuşmasını engelleyen) Kâbe’nin duvarlarını yıkmaya kalkarız!. İçerden bizler, dışardakilere bir “maya çalalım”; onlar da içerden “mayalanayım”! isterler. 

Ve sonunda, “mayalanan herkes”, her yeri Mescid-i Haram, herkesi de mübarek, kâmil yapmaya çalışır. İşte ben bu “mayalanmaya”, kesin inanç diyorum. Dışardaki inançlıları (= olumsuz fenomenleri) gördükçe de “inancımı esnetiyorum”!.

Umarım, yanlış yapmıyorum; yapıyorsam, Allah affetsin. Biliyorum, bu düşünce yine bazılarına ütopik gelecektir; elden ne gelir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET