KRİZ

Bir çook kriz çeşidi var : Ekonomik kriz, siyasî kriz, düşünce krizi (bunalım), kalp krizi, sosyal kriz (pandemi krizi gibi)... ve “büyük kriz”. 

Düz ve seküler mantıkla bakarsak, ekonomik kriz çalışma ile; siyasî kriz akıllı davranma ile; düşünce krizi doğru bilgi elde etme ile; kalp krizi beslenmeye dikkat etme ile; sosyal kriz yardımlaşma, dayanışma (ve temizlik ile) ile aşılabilir.

Dînî açıdan bakarsak, bütün krizler bir sınama ve bir deneme aracıdır; doğru yönetilir, (sabredilir) ve ilâhî talimatlara uygun hareket edilirse, üstesinden gelinebilir.

“Büyük kriz”, ölüm sonrasında karşılaşacağımız krizdir; bu kriz, ancak ve ancak küçük krizlerin doğru yönetilmesi ile aşılabilir.

Efendimiz bu krizleri nasıl aşmıştır?!.

Ma’lum, O da ekonomik kriz yaşamış; bu krizi Hz. Hatice validemizle evlenince aşmıştır. 15 yıl sonra yaşadığı düşünce krizi (bunalım = vevecedake dâllen...), Onu dağlara (Hıra’ya) vurmuş; bu krizi de Hıra’da aşmıştır. Aradan daha 5-6 yıl geçmeden hâmisi ve amcası Ebû Tâlip ve en büyük destekçisi eşi Hz. Hatice validemiz vefat etmiş (hüzün yılı); hâmî ve destek aramak için Tâif’e gitmiştir. Tâif’te aradığı desteği bulmadığı gibi, Tâif’in ileri gelenleri (mele’ ve mütrefleri) tarafından çocuklara taşlattırılmış ve bir hurma bahçesine sığınmıştır. Orada yaptığı duâ, tarihî ve ölümsüzdür. 

“Ey Merhametlilerin Merhametlisi!. Sen, sıkıntıya ve zulme uğrayanların Rabbisin. Beni kimlere emanet ediyorsun?!.... Senin katından Bana bir gazap ve öfke olmadığı sürece, bütün bu olup-bitenlere katlanırım, ama Senin katından gelecek bir yardım ve himaye her zaman çook daha hoştur...”

Bu nasıl bir yardım ve himayedir?!.

Bu, İsrâ ve Mi’rac’dır. İsrâ ve Mi’rac, tam da bu dönemde vukû bulmuştur; bu, Rabbin kuluna çook güçlü bir desteği ve himayesidir; bu, Efendimize “kesin bir kararlılık, davaya bağlılık, sebat/azim” telkin etmiştir.

...

İsrâ ve Mi’rac, ekonomik krizden kurtulan Efendimizin, mal varlığını = tüm zenginliğini sosyal ve siyasî krizin (işkence ve zorlukların!) atlatılması için kullanması sonucunda gerçekleşmiştir. Bizler, (küçük) bir krizi atlatınca, sanki başka krizler yaşamayacakmışız gibi seviniyor = şımarıyoruz!. Oysa, “büyük kriz”! geliyor, kapıda!; o krizi atlatıp-atlatmamamız, yaşadığımız krizlere nasıl baktığımız ve nasıl davrandığımızla alâkalı olacak.

Kriz yönetimi, tedbir işidir. Tedbir, hem dünü hem bugünü hem geleceği hesaba katmadan = hayatı bir bütün olarak görmeden üstesinden gelinebilecek kolay bir iş değildir. 

Uyanık ve tedbirli olalım ve kendimizi “büyük krize”! hazırlayalım; şımarırsak (günü gün edersek), geleceğimizi düşünmez ve tedbir almazsak, bize kimse yardım etmez. Ne karamsar olalım ne de şımaralım; her ân sınavda/sınamada olduğumuzu unutmayalım ve sürekli Rabbimizden inâyet (= yardım ve himaye) dilenelim; vesselâm. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET