ANLAMA PROBLEMİ
Anlama problemi, anlamama, anlayamamadır. Her varlığın ontolojik düzeyi farklı olduğu gibi epistemik (bilgi) düzeyi de farklıdır. İşte bu farklılıklar, anlama problemini ortaya çıkarır. Anlayış düzeyleri birbirlerine yakın olanlar, birbirlerini daha iyi anlarlar; aradaki fark ne kadar büyükse, insanların birbirlerini anlaması da o kadar farklılaşır.
(Bilgiyi) Anlama düzeyleri olarak insanları üç kategoride sınıflamak mümkün.
1) Zâhirciler (İlim adamları = pozitivistler, Meşşâîler ve Lafızcılar).
2) Bâtıncılar (Tasavvufçular, İşrakîler).
3) Felsefeciler (Meşşâîler ve İşrakîler).
Üç grup da birbirlerine “yamuk” bakarlar. Oysa, bu alanlar, aynı zamanda bilmenin düzeylerini de gösterir; biri diğerine alternatif değildir.
Anlama düzeyleri, akıl düzeyleri demektir. Anlayan melekemiz akıldır. Akıl, akıldan üstündür. Akıl, aklı mahkûm eder. Hâkim de mahkûm da akıldır. Öyleyse, mahkûm olmamak için akıl düzeyimizi artırmalıyız. Bu sözlerimi Şeriat, Tarikat, Hakikat ve Ma’rifet bağlamında da değerlendirebilirsiniz. Şeriatı zahir ilmi; Tarikatı batın ilmi; Hakikati zahir ve batının uyumu; Ma’rifeti de Ma’rifetullah olarak okuyabilirsiniz. Bunların hepsi aklî (veya kalbî) düzeylerdir. Ben, bidüzeyden sonra aklı kalpten ayırmama taraftarıyım.
Yorumlar
Yorum Gönder