İŞARET FİŞEĞİ

Bu “işaret fişeğini”, Habeşistan’a hicret eden Müslümanları geri getirtmek (almak) için Kureyş Hükümetinin Neçâşî’ye gönderdiği heyet ile Müslümanların, Neçâşî’nin huzurunda yaptıkları diyalogda (konuşmada) fark ettim.

Heyet : Sana sığınan bu “çapulcuları” (= ayak takımını)! bize geri ver. (der).

Neçâşî : Onlarla konuşmadan, onları size teslim etmem. (der).

Müslümanların temsilcisi Ca’fer : Biz, daha önce puta tapan bir kavimdik. Allah bize bir Elçi gönderdi, Ona inandık, Onu tasdik ettik. (der).

Neçâşî : Hayatınızda ne değişti?!, (diye sorar).

Ca’fer : Önceden puta tapardık; ölü eti yerdik, her kötülüğü işlerdik, akrabalarımızla ilgilenmezdik, komşularımıza iyi davranmazdık, güçlü olanlarımız zayıflarımızı ezerdi... O Peygamber bize : Doğru söylemeyi, emaneti sahibine vermeyi, akrabalarımızla ilgilenmeyi, komşularımızla iyi geçinmeyi, kan dökmekten vazgeçmeyi, her türlü çirkin ve yüz kızartıcı işleri terk etmeyi, yalan söylememeyi, yetim malı yememeyi, iffetli kadınlara dil uzatmamayı, iftira atmamayı emretti...

(Diyalog uzun. Ayrıntılı bilgi için, Kasım Şulul’un “İlk Kaynaklara Göre Hz. Peygamber (a.s.) Devri Kronolojisi” kitabı, s : 314 ila 319’a bakılabilir.)

Müslümanı, Müslüman olmayan diğer insanlardan ayıran şeyler, bunlar değil de neler?!. Sözle (= sözde) Müslümanlık, Müslümanı, diğer insanlardan ayırabilir mi?!. Söz, tek başına bu farkı ortaya koyabilir mi?!.

Ca’fer’in söyledikleri de söz; diyebilirsiniz. Elbette söz, ama Onun sözleri eylemlerinden (samimiyetinden) güç alıyor; Neçâşî’yi etkiliyor, ağlatıyor; Kureyş heyetini de mağlup ediyordu.

Ya bizim sözlerimiz?!...

Sözler (= sözlerimiz), birer işaret fişeğidir; kimi doğru adresi, kimi de yanlış adresi işaret eder. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET