ZAMAN, MEKÂN, BİLİNÇ VE TECELLÎ

ZAMAN, MEKÂN, BİLİNÇ VE TECELLÎ

Kur’ân’ın Zaman Kavramları ile Modern Kozmoloji ve Fenomenoloji Arasında Ontolojik Bir Diyalog

Özet

Bu makale, Kur’ân’da geçen yevm, yevmeyn, eyyâm, dehr, hîn, asr ve ân kavramlarının klasik İslâm düşüncesindeki karşılıklarını modern kozmoloji, kuantum fiziği ve fenomenolojik bilinç kuramlarıyla birlikte ele alarak zaman–mekân–bilinç ilişkisine dair bütüncül bir ontolojik çerçeve sunar. Makale ayrıca kavramların etimolojik ve içerik tanımlarını sunarak gece–gündüz, gayb–şehâdet ve numen–fenomen ikiliklerini ontolojik bir zeminde birleştirmeyi hedefler.

1. Giriş

Zaman ve mekân, felsefenin, teolojinin ve modern fiziğin üzerinde uzlaşamadığı temel kategorilerdir. Klasik İslâm filozofları (Farabi, İbn Sînâ), zamanın hareketle ilişkisini ve mahiyetini açıklamaya çalışmış; tasavvuf geleneği zamanın tecellîleri, bilinç katmanları ve gayb–şehâdet ayrımı bağlamında ontolojik bir yönelim geliştirmiştir. Modern bilim ise Big Bang’in 10⁻⁴³ saniyelik Planck zamanında fiziğin sınırlarını tartışmıştır. Fenomenoloji (Husserll, Heidegger , Merleau-Ponty), bilincin “şimdi-ânı”nı, deneyimin temel çerçevesi olarak ele alır.

2. Çalışmanın Amacı ve Konumu

Çalışma üç temel hedef güder :

Kur’ânî zaman kavramlarının etimolojik, teolojik, fenomenolojik ve kozmolojik tanımlarını ortaya koymak.

Gece/gündüz → gayb/şehâdet → numen/fenomen → dark/light sektörü ikiliklerinin ortak metafizik çekirdeğini araştırmak.

Yevm, yevmeyn, eyyâm ve diğer zaman kavramlarının modern fiziğin zaman anlayışıyla ilişkisini tartışmak.

3. Yöntem

3.1 Kavramsal–Etimolojik Çözümleme

Kur’ân’da geçen zaman kavramlarının kelime kökenleri ve sözlük anlamları incelenmiştir. Ayrıca klasik tefsirlerde ve filozofların eserlerinde bu kavramların ne şekilde yorumlandığı esas alınarak, hem Kur’ânî bağlam, hem tasavvufi yorumlar, hem de modern fizik ve fenomenoloji perspektifi dikkate alınmıştır.

3.2 Modern Fizik ve Kozmoloji

Hawking, Penrose, Carroll ve Tegmark’ın zaman ve evren modelleri akılda tutulmuş; Planck zamanı ve tekillik kavramları ile Kur’ânî zaman kavramlarıyla kısmen karşılaştırılmıştır.

3.3 Fenomenolojik Yöntem

Husserl’de şimdiliğin akışı, Heidegger'in varlık ve zamansallık ilişkisi, Merleau-Ponty'nin algı ve fenomenolojisi hem arkaplanda tutulmuştur. Ayrıca Augustinus’un “zaman ruhun gerilmesidir” anlayışı modern bilinç tartışmalarıyla ilişkilendirilmiştir.

3.4 Kavram Tanımları

Yevm, yevmeyn, eyyâm, dehr, hîn, asr, ân, gece, gündüz, gayb, şehâdet, numen, fenomen kavramları etimolojik, teolojik, fenomenolojik ve kozmolojik açıdan ele alınmıştır.

4. Tartışma

4.1 Gece – Gündüz: Kozmik ve Ontolojik İkilik

Kur’ân’da gece (leyl), gizlilik, karanlık/zulümât ve gaybı; gündüz (nehâr), ışığı/aydınlığı/nuru, şehâdet ve görünürlüğü temsil ededer. Gün, gece ve gündüzdür. Fizikte karanlık madde evrenin %97’sini, görünür madde ve ışık %3’ünü oluşturur. Bu ikilik :

Tasavvuftaki gayb ve şehâdet, fenomenolojide, numen/fenomen, koşullu metafizikte potansiyel ve aktüel olarak birleşir.

4.2 Yevm, Yevmeyn ve Eyyâm

Yevm, hem bizim bildiğimiz zaman hem de bütün zaman, tüm evrenin blok zamanı. Yani yevm, hem bizim bildiğimiz günü, hem de kozmik/evrensel günü = evrensel günün gecesini ve gündüzünü temsil ediyor olabilir!.

Yevmeyn = Bu hayat ve öte hayat; ikili ontolojik mod. Yevmeyn, iki günü de iki geceyi de; dünya ve âhireti de içine alır. Bizler, Fâtihâ’da "Mâlik-i yevm-id Dîn" derken, hem dünyanın gecesini-gündüzünü hem de âhiretin gecesini-gündüzünü kast ederiz. Din, düzendir. Allah, iki dünyanın da Hâkimidir. Bu dünyada O'nun Hâkimiyetine (= dinine) göre yaşamayanları O, öte dünyada “gecede” bırakacaktır.

Eyyâm, çoklu zaman dilimleri ve süreçler. Bu zaman dilimleri öte dünyanın günlerinde (gece ve gündüzlerinde) sonsuzca akacak. Cennettekiler, sürekli gündüzleri; cehennemdekiler de sürekli geceleri yaşayacaklar. Oradaki günler (= gündüzler ve geceler), Allah-u A’lem, hem fiziksel hem psikolojik/ruhsal olacak. Çünkü Kitâb, cennette yorgunluk ve bıkkınlık yok; cehennemde de acı, üzüntü ve kahır çok, der. 

4.3 Dehr ve Hîn

Dehr : Tüm zamanın kuşattığı mutlak süreç. 

Hîn : Belirli, belki ölçülebilir/hesap edilebilir bir süre. Heidegger’e göre de zamanın sürekli akışı; bu akış, varlıkla ilişkilidir.

4.4 Asr ve Ân

Asr : Tarihsel dönemler, bireysel ve toplumsal zaman. 

Ân / El-Ân : Belki, her işin kesişim noktası ve bilinçli farkındalığı; belki de ilk zaman : Planck zamanı. 

El-Ân, iki şekilde okunur ve yazılır :  الآن ve آلآن  ; ilki (ilk elifin uzatılmadan söylenmesi), El-İlâh’ın söylenmesi gibi. El-İlâh, El ve İlâh’ın birleşmesidir; Allah (الله) İsmi böyle oluşur. İkinci (ilk elifin uzatılarak söylenmesi), kelimeyi soru formuna sokar, şimdi mi = şu ân mı? anlamına gelir.

4.5 Bilinç ve Tecellî

Bilinç, evrenin şehâdet ve gayb boyutuna açılan içsel tecellînin yüzü/görünümüdür. Bilinç vasıtasıyla gayb ve şehâdet, numen ve fenomen, karanlık ve ışık ontolojik olarak birleşir.

5. Sonuç

Kur’ân’ın zaman kavramları ile modern fiziğin ve fenomenolojinin zaman anlayışları arasında derin paralellikler ortaya çıkmıştır.

Zaman, bu tecellî/görünümün muharriki. Zamandan önce mekân yok olduğunu bize Planck zamanı söyler.

Mekân, bu tecellînin yoğunlaşması. (= Mekân hâlini alması.)

Bilinç, bu tecellînin farkındalığı.

Bu çalışma, disiplinlerarası bir tartışma zemini sunar ve ontolojik bağlantıların görünür kılınmasına hizmet eder.

-----

Not : Belli bir süre “dijital oruç” tutacağım. = Yazı yazmayacak, internet kullanmayacağım. Bilin ki bu blogdaki 3022 adet yazı, sizlerin sahiplenmesi ve paylaşımı ile birilerine ulaşacak. Duyarsız kalmayacağınızı umuyorum. Selâmetle. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ