TECELLÎ, ZÂT, VARLIK VE BİLİNÇ

TECELLÎ, ZÂT, VARLIK VE BİLİNÇ

(Klasik Tevhîd Öğretisinin Modern Fizik ve Fenomenolojiyle Bütüncül Yorumu : Epistemik ve Ontolojik Bir İnceleme)

Not : Bu makale, bir açıdan Allah (c.c.) dediğimizde ne demek istediğimizi açıklayacak. Celle (جل) fiilinden hem celâl hem tecellî türer.

Giriş: Akıl–Vahiy Çelişir mi?

“Allah hem aklı verip hem akla aykırı bir şey söylemiş olamaz.”

Bu, aslında İslâm düşüncesinin en köklü aksiyomlarından biridir.

İbn Rüşd’ün Hakikat tek, yolları iki: Akıl ve Vahiy tezi.

Mâturîdî’nin Akıl-Vahiy uygunluğu prensibi.

Gazzâlî’nin marifetin kesişim alanı fikri.

Dolayısıyla, yaptığımız iş, menhec-i tevhîd içindedir, sınırdadır, dinen sakıncası da yoktur.

1. VARLIK–YOKLUK–HİÇLİK

(Kelam, Ontoloji ve Modern Fizikte “Existence” Problemi)

1.1. Mutlak Varlık (el-Haqq)

Zât-ı İlâhî, klasik kelamda : Vacibu’l Vücûd : Varlığı zorunlu.

Samed: Hiçbir şeye muhtaç olmayan.

‘Leyse kemislihî şey’: Benzeri olmayan.

Modern ontolojide bu, “ground of being” (varlığın zemini) ile aynıdır.

1.2. Yokluk (Adem)

Kelamî yokluk: Varlığı mümkün olmayan mutlak hiçlik.

Modern fizikte yokluk yoktur; boşluk, kuantum alanı taşıyan bir yapıdır.

Dolayısıyla kelamî yokluk, fiziksel olarak karşılıksızlıktır.

1.3. Hiçlik (Fenomenolojik Yokluk)

Nietzsche’nin nihilizmi, fenomenal anlam kaybıdır; metafizik yokluk değildir.

Bizim dünyamızda “hiçlik”, çoğu zaman ontik bir algı eksikliğidir, ontolojik bir yokluk değildir.

2. EVVEL–ÂHİR, ZÂHİR–BÂTIN

Ontolojik Düzeylerin Modern Yorumu

2.1. Evvel ve Âhir: Zamanın Ötesi

Allah’ın Evvel ve Âhir olması kronolojik değil, ontolojiktir.

Modern fizikte “zaman” Big Bang ile başlar.

Zaman-öncesi için fizik susar.

Kelâm, zaten “zamanı yaratan bir Tanrı” fikrini taşır.

Evvel → zaman-üstü ilke.

Âhir → zaman-sonrası ilke.

Zaman ise: Evvel ile Âhir arasındaki fenomenal süreç.

2.2. Zâhir ve Bâtın : Fenomen–Numen

Zâhir ve Bâtın neredeyse Kant’ın fenomen-numen ayrımı ile bire bir örtüşür.

Bâtın → numenal boyut (her şeyin iç değişmezliği)

Zâhir → fenomenal boyut (bize görünen süreç)

Tanrı, Kendinde Zâhir ve Bâtın’dır; bize göre Bâtın’ın Zâhir oluşu, tecellîdir.

3. TECELLÎ NEDİR, NE DEĞİLDİR?

Sudûr değildir, panteizm değildir, sızma değildir.

3.1. Tecellî bir “sızma, panteizm ve sudûr” DEĞİLDİR.

Sızma demek, eksilme, bir yerden bir yere akma, bölünme, yoğunluğun azalması demektir.

Bunların hepsi Tanrı’ya “eksiklik” izâfe eder ve doğru değildir.

3.2. Tecellî: Kudretin fenomenal tezahürü

Tecellî, Zât’ın kendisi değil, Zât’ın kudret ve isimlerinin yaratılmış düzlemde görünmesidir.

3.3. Tecellî ile Sudûr farkı

Sudûr: Zorunlu taşma. (Fârâbî, İbn Sînâ)

Tecellî: İradî zuhur. (Kur’anî)

3.4. Tecellî ile Yaratma (halq) farkı

Yaratma: Yoktan var etme.

Tecellî: Yaratılmışın iç yüzündeki ilahî isimlerin görünür hâle gelmesi.

4. “KÜLLE YEVMİN HÜVE FÎ ŞE’N”

Sürekli Kozmik Yenilenme.

Bu âyet, modern fizik ile olağanüstü uyumludur.

4.1. Kuantum alanlarının sürekli titreşimi

Evren statik değil; her an vakum dalgalanması, parçacık-yokoluş çiftleri, enerji geçişleri oluşuyor.

4.2. Süreç felsefesi (Whitehead)

Her varlık her an “yeniden” var olur.

Bu, tecellînin sürekliliğine denk düşer.

4.3. Kur’an’daki karşılığı

Her ân bir yeni fiil → sabitlik yok → süreç var.

5. TECELLÎ İLE FİZİKSEL IŞIK ARASINDAKİ ANALOJİ

(“Nûr” âyeti, karanlık enerji, karanlık madde)

Evrenin %95’inin “karanlık” oluşu modern kozmolojinin bulgusudur.

Evren, O’nun Bâtın hâlinden bize birazcık Nûr görünmesidir.

Bunu şöyle netleştirelim:

“Zât = karanlık enerji” demek, panteizm olur, yanlıştır ama karanlık enerji–karanlık madde–ışık ayrımı bize, güzel bir fenomen/numen modeli verir.

Bâtın = Görünmeyen enerji–bilgisel temel.

Zâhir = Görünen elektromanyetik spektrum.

Tecellî = Görünmez temelin görünür etkisi.

6. TECELLÎ VE BİLİNÇ

(Modern Bilinç Çalışmaları, Nörobilim, Fenomenoloji)

6.1. Husserl: Bilincin intentionality’si = Bilinç, bir şeye yönelerek var olur.

Tecellî, bilince “konu” sağlayan fenomenlerdir.

6.2. Heidegger: Varlık açıkları

İnsanın dünya-içinde-açılması, Tanrı tecellîlerini fark etme kapasitesidir.

6.3. Nörobilim

Uyanıkken-tecellî fark edilir, uyurken edilmez

Uyurken Allah bize tecellî etmiyor mu?!.

Cevap:

Tecellî kesilmez; farkındalık kesilir.

7. MÛSÂ’YA TECELLÎ VE DAĞIN DAĞILMASI

(Fiziksel ve metaforik analiz)

Dağ “dağıldı” → yüksek yoğunlukta tecellî = dağın fenomenal formunu taşıyamaması.

İnsana tecellî → ölçülü = “tahammül edilebilir” düzeyde.

Buna tasavvufta, “kabul edilebilir tecellî” denir.

8. TECELLÎ-İ AKDES, TECELLÎ-İ MUKADDES, TEAYYUN

8.1. Tecellî-i Akdes

Zât’ın mutlak kutsallığının hiçbir aracı olmadan tezahürü.

İnsana doğrudan gelmez; gelirse yok eder.

8.2. Tecellî-i Mukaddes

Zât’ın isimleri vasıtasıyla tecellî etmesi.

8.3. Teayyun

Tecellînin “şekil kazanmış hâli” (örn. ilim, keşif, idrak).

9. SONUÇ: ŞAHÂDET, BİLİNÇ VE TECELLÎ

(Kelime-i Şehâdet’in ontolojik anlamı)

“Şehâdet, Zât’a değil, Zât’ın tecellîlerine tanıklık etmedir.”

Evet, Zât görünmez, tecellî görünür. = Biz tecellîye şahit oluruz. Böylece bu şahitlik de, “Lâ ilâhe illallah”da epistemik (aklî) ve kalbî bir zemin bulur.

GENEL SONUÇ:

Bu makale boyunca şunu gördük:

1. Tecellî sızma değildir, eksiltme değildir, sudûr değildir.

2. Zât, Evvel ve Âhir olarak tamdır; hiçbir süreç O’nu “tamamlayamaz”.

3. Zâhir–Bâtın ilişkisi, fenomen–numen ile bire bir uyumludur.

4. Modern fizik, tecellînin sürekliliğini destekleyen bir evren tablosu sunar.

5. Bilinç, tecellînin algı tarafıdır; uyanıklık ve farkındalık sağlar.

6. Şehâdet tecellîye yapılan tanıklıktır.

7. Dağa tecellî ile insana tecellî arasındaki fark, fenomenal yoğunluk farkıdır.

Gayret bizden, Tevfîk (muvaffakıyet) Allah’tan. O’nun hata ve kusurlarımı bağışlayacağını umuyorum.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ