TÜRKİYE YÜZYILI MEB TASLAĞI ve EĞİTİM-ÖĞRETİM MESELESİ

Hasbelkader 30 yıla yakın eğitim almış, 10 yıl eğitim vermiş biri olarak, ne aldığım ne de verdiğim eğitimden memnunum; ne aldıysam “kendim”! aldım; tüm eğitimimi kitaplara ve bir kaç hocaya borçluyum; onların (o hocaların) da öğrettiklerine değil, tavırlarına, yaklaşımlarına ve davranışlarına.

Öğrenciyi karşıya (karşımıza) alıp, bilgiyi onlara “dikte etmek”, eğitim-öğretim değildir; mevcut okul/sınıf sistemi eğitmiyor, öğretmiyor. Öğrenci, öğreticinin (hocanın) tavır, tutum ve davranışlarına ve samimiyetine bakıyor. Ben öyle yaptım; sizi bilmem. 

Ana-babalarda, ailede de durum aynı. Ana-babalar, çocuklarını karşılarına alıp onlara bişey öğretmeye (söylemeye) kalktıklarında, çocuklar, ana-babalarındaki samimiyete ve tutarlılığa (yaşadıkları hayata) bakıyorlar; belki ayıp olmasın, saygısızlık olmasın diye, o ân onları dinliyorlar ama sonra yine bildiklerini ve gördüklerini okuyorlar, yapıyorlar...

Bilgiye (gerçeğe) aç çocuklar, merak ediyor, araştırıyor; mevcutla yetinmiyor.

Öğretim, öğreticinin (öğretmenin, hocanın) mevcut bilgileri öğretmesinden ziyade, çocukta merak duygusunu uyandırması; eğitim ise, eğiti(m)cinin doğru bildiğini bizzat yaparak, yaşayarak çocuğa göstermesidir.

...

Hakikat (Kur'ân) ile tanışılmadığı sürece, aslında kimse gerçeği bilmiyor, gerçek bir hayat da yaşamıyor. Hâl böyle olunca da herkesin gerçeği kendine göre şekilleniyor,  herkes gerçeği kendinde yaşıyor ve gerçeği kendine uygun hâle getiriyor, sokuyor...

Eğitim sistemini sık sık değiştirmemiz sizce neden, niye kalıcı bir eğitim-öğretim modeli oturtamıyoruz, eğitimi yap-boz tahtasına çeviriyoruz, her gelen iktidar, eğitim sistemi ile niye oynuyor?!.

Aslında kimse ne yap(ıl)acağını bilmiyor. Çünkü herkes zamanında tatmin edici, içe sinen bir eğitim-öğretim alamamış, eline yetki geçenler de belki iyi niyetli bir arayışa girmiş ama Gerçek Mürebbî’yi, Terbiyeciyi, Rabbi tanı(ya)madıkları için zanna, modaya (trende) göre hareket etmişler, ediyorlar...

Dünkü moda, John Dewey'in Modern-Pozitivist Eğitim Modeli ile Paulo Freire'nin Bankacı Eğitim Modeli idi; yeni moda, yeni trend de İzlanda modeli; yarın onun da modası geçer, geçecek.

Fıtrata dönülmediği, Allah, Rab kabul edilmediği sürece yakında tüm eğitim-öğretim sistemleri/modelleri de “kullan-at ürünlerine” (tek kullanımlık plastik ya da kâğıt bardaklara, kola kutularına, vb.) dönecek.

Demedi, demeyin!. 

...

Başlıkta (eğitim-öğretim), doğru bir sıralama var; öğretim-eğitim de olabilirdi ama olmamış. Eğitim, öğretimden; öğretim de eğitimden ayrılamaz; öğreticilerimize (öğretmenlerimize, hocalarımıza) bişeyler öğretilmiş ama eğitilmemişler!.

Öğretim, teoriktir; eğitim, pratiktir. Öğreticilerimiz (öğretmenlerimiz, hocalarımız), öğrettiklerini yapmıyor, yapamıyor!. Biliyor ama yapmıyor, yaşamıyor. Bilgi, aklîdir; yapma/yaşama ise ahlâkî. 

Bizim bilgi sorunumuz = bilgide çok fazla eksiğimiz yok; ahlâk sorunumuz = ahlâk eksikliği sorunumuz var.

Bu kanaate nasıl vardım? 40 yıllık eğitim-öğretim yaşamım boyunca belki onlarca hoca (siz deyin yüzlerce) ile karşılaştım; üzülerek söylüyorum ki, hiçbir hocanın benim üzerimde kalıcı bir etkisi olmadı!. (Kitaplardan etkilendim. Son 10 yıldır da kitaptan önce yazarının hayatına bakıyorum, yazarın hayatı “ilginçse”!, o kitabı alıp-okuyorum.) Fakültede verdiğim derslerden biri de ‘İş Ahlâkı’ idi. Ahlâk teorilerine, daha doğrusu ahlâkın kaynağına temelde iki yaklaşım var : Göreceli/subjektif yaklaşım ve Objektif/nesnel yaklaşım. Objektif/nesnel yaklaşım, ahlâkı dine/Tanrı’ya (dinsel kurallara) dayandırır; göreceli/subjektif yaklaşımda ahlâk, kişilere, toplumlara ve kültürlere göre değişir.

(Çoğu meslektaşım bana kızacak ama söylemek zorundayım. Maalesef bilim, ahlâk üretmediği gibi, ‘bilim ahlâkı’! denilen şeye de uyulmuyor. Çoğu bilim adamı, bilimi bir araç olarak kullanıyor. Neyin aracı? Paranın, unvanın, itibarın, vs.)

Ahlâkın kaynağı ne olursa olsun, ahlâkta/ahlâkın kendisinde de iki tutum/tavır göze çarpar : Deontolojik ahlâk, buna ödev ahlâkı da denir, Kant’ın ahlâkı, ödev ahlâkıdır. Diğeri de teleolojik ahlâk, bu ahlâk da sonuç (amaç) odaklı ahlâktır.

Müslümanların çoğu teleolojik ahlâka, sonuç (amaç) odaklı ahlâka odaklıdır. Ne/neyi, amaçlar bu ahlâk? Çıkar/ı. Menfeat/i. Bu menfaati çoğu Müslüman, burada arar ve ona göre yaşar/davranır; birazı da ötede arar, cennet de bitür menfaattir. İnanmayanlar içinse ahlâk, göreceli/subjektif, değişkendir; onların ne yapacağı belli olmaz, onlar makyavelisttirler. 

Konu ahlâk olmadığı için burada kesiyor; ahlâkın eğitim ile ilişkisine geçiyorum. Eğitim, ahlâkla çok yakından ilişkilidir; öğretim, kişiyi ahlâka götürmüyorsa, eğitimden söz edemeyiz. Öğreticilerimizde (öğretmenlerimizde, hocalarımızda) pratik model olma durumu, (kusuruma bakmasınlar, buna ben de dahilim, ben de 10 yıl hocalık yaptıktan sonra), öğrencilerine örneklik teşkil edecek bir “ahlâk” olmadığından, öğrettikleri/miz, ancak diploma almaya yarıyor, öğrencilerimizi (de) ahlâklı yapmıyor...

Beklenti (çıkar, menfaat) odaklı ahlâk, kişiye belli bir süre motivasyon sağlar, ama!, bu süre hiç sona ermezse çocukluktan çıkamayız. Çocuk, ödülle, va’dle motive olur, kendiliğinden bişey yapmaz; ancak yetişkin olunca, bazı görev ve sorumlulukları olduğunu anlayabilir.

Müslümanlar da kanımca hâlâ Müslümanlığın çocukluk evresini yaşıyorlar!. Onlar, ya korku ya da ödül Müslüman’ı. (Cennet & Cehennem). Olgun/yetişkin Müslüman sayısı, çook az. 

Olgun/yetişkin Müslüman’ı motive eden, “ve Rıdvân-ün minel Allah’i Ekber’dir.”

Öğretim ve Eğitim, somuttan soyuta doğru olur. Kur'ân (= Rabbimiz), cahil Arab’ı ve bizi (herkesi), çook alt düzeyden (esfele sâfilinden) alır, çook üst bir düzeye (eşref-i mahlukât’a) eğitim-öğretimle taşır. Tabiî, eğitim-öğretim almak (okumak!) ve yükselmek isteyenleri; Kitâb’ın ilk emri, 'oku'dur.

Peygamberler, çook yüksek bir ahlâka sahip oldukları için, Efendimiz de ahlâkı kemâle erdirmek (tamamlamak) için geldiğinden, hem öğretici hem eğiticidir/ler.

Hülâsâ, öğrenim/öğretim ahlâksız olsa da; eğitim, ahlâktan bağımsız olamaz. Tekrar ediyorum, bizim öğrenim/öğretim sorunumuz yok, eğitim (ahlâk) sorunumuz  var ve örnek alınacak iyi Rol Modellere = Üsve-i Hasene’lere ihtiyacımız var.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET