BİD'AT

Bir geleneğe bağlı olmayan, kökü bulunmayan bir şeyi icat etme veya yeni/yepyeni bir geleneği (uygulamayı) başlatmadır bid’at. Bid’atlar (icatlar!) süreklilik ve bütünlük arz etmediği, toplum tarafından benimsenmediği sürece tutunamaz, kök salamazlar.

Bid’at ile yenilik arasındaki farkı, geçmişte yaşanan hayat ile şu ân yaşanmakta olan hayatın uyumluluğu veya uyumsuzluğu, tutarlılığı veya tutarsızlığı belirler. Bid’atte, geçmişte yaşanan hayatla, şu ân yaşanmakta olan hayat uyumsuzdur, çatışır; yenilik, şu ân yaşanmakta olan hayatı, geçmişte yaşanan hayata göre daha kolay ve daha rahat kılar. Şu ân yaşanmakta olan hayatı, geçmişte yaşanan hayata uydurmak = döndürmek ise, şu ân yaşanmakta olan hayatı zorlaştırmaktır.

Şimdi (şu ân) yaşanan hayat, geçmişte yaşanan hayata göre daha zor, diyenlerimiz olabilir. O zaman, bid’at de yenilik de bir icat olarak görülmez; olsa olsa bir ıslah olarak görülür ama bu, bir geriye gidiştir; geriye gidiş, belli oranda yıkım gerektirir. Oysa, hayat hiç geriye gitmez; hayatın yönü hep ileriyedir.

Bid’at, bu ileriye gidişte makas değişikliği veya yön değişikliği yapma teşebbüsüdür. 

Hayatın amacı (= hedefi, anlamı), niçin yaşadığımız net değilse, yön değişikliği çook kolay olur. Dinin (= İslâm’ın), bize yön = istikâmet = kıble = hedef = amaç göstermesi, bize yaptığı en büyük iyilik ve ikramdır.

“ihdina’s sırât-al müsteqîm. Sırât-allezîne en’amte aleyhim, gayr-il mea’dûbi aleyhim vele-d dâllîn.” (1/6-7.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET