AHLÂK

Ahlâk, hilkate (= yaratılışa, hulka = fabrika ayarlarına) uygun davranıştır; zıttı da ahlâksızlıktır. Kimse, ahlâksızlığı kabul etmek istemez ama çoğu kimse ahlâkı dinden (= yaratılıştan) ayırır ve onu sekülerleştirir.

Kant’ın felsefesi ahlâkı dinden (= yaratılıştan) ayırma ve onu sekülerleştirme felsefesidir. O (= Kant), aklı, teorik (saf/nazarî) ve pratik akıl diye ikiye ayrınca, ahlâkı da dinden ayıracağını sandı, ama pratikte bunu başaramadı; sadece aklı bölmüş/parçalamış oldu. “İnanca (= ahlâka) yer açmak için bilgiyi (= aklı) inkâr ettim.” sözü ona aittir.

...

Ahlâkın Yaptırımı

Hukuk da (töre de, her türlü norm da) ahlâktır. Hukukun yaptırımı maddî; ahlâkın yaptırımı manevîdir. Esasında maddî-manevî ayrımı da yapaydır. Bu ayrım, dünyevî-uhrevî ayrımını getirir; oysa dünyevî olan, uhrevîdir = âhiret, dünyada kazanılır. İyi ahlâklı olanın âhireti iyi; kötü ahlâklı olanın âhireti kötü olur.

Din (= İslâm), iyi ahlâktır; diğer dinler ise kötü ahlâk. Müslüman/ın ahlâkı, dünyevî ve uhrevî yaptırımlara göre şekillenir; hukukun boşlukları onu aslâ ahlâksız yapmaz.

Modern-seküler hukuk ise, (uhrevî = vicdanî) boşluğu aslâ dolduramaz.

...

Sekülerleşme 

Sekülerleşme, önce, dini siyasî hayattan; sonra da tüm hayattan (= yaşamdan) ayırma projesidir. Bunun ilk tohumunu, hocası Platon'dan (= Eflâtun’dan) kopan Aristotales atmıştır. Batı düşüncesi bir Aristotales şerhidir. İslâm düşüncesi de, 7. ve 8. yüzyıllarda çoğu Müslüman olmayan mütercimler eliyle buraya sürüklenmiştir. Yunanca’dan Arapça’ya Platon’un ve Aristotales’in eserlerini çeviren İshak b. Huneyn, bir Yahudidir. İslâm Kelâmı (düşüncesi), bu çeviriler üzerine; güya bu çevirilerin olumsuz etkisinden İslâm’ı korumak için oluşmuş, oluşturmuştur; bu açıdan “özgün” değildir. Bu olumsuz etkiyi kırmamız için çoook çalışmamız şarttır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET