Teşhir, Hafîlik ve Zâhir-Bâtın : Değerin Saklılığı Üzerine İnsan, doğası gereği görünür olana yönelir. Gösterişe, övgüye, takdir edilmeye ihtiyaç duyar. Bu yüzden neyi varsa sergiler : bedeniyle, giysileriyle, diplomasıyla, yetenekleriyle… Teşhir edilen şey, insanın ego tatmini için bir araçtır; öne çıkar, şöhret getirir, geçici bir kıymet hissi sağlar. Oysa bütün teşhirler, esas değeri gizler. İnsanların gösterdikleri, çoğu zaman yüzeysel ve geçicidir; özdeki değer, saklı kalır. Bu durum, Zâhir ve Bâtın arasındaki farkla doğrudan ilişkilidir. Zâhir : Görünen, somut, ölçülebilir, başkalarının görebildiği ve değerlendirebildiği yön. Bâtın : Gizli, öz, değerli, ruhsal ve hakikate dair olan; teşhir edilmez, korunur. Gerçek değer, zâhirin (görünenin) ötesinde bâtında (görünmeyende) yatar. Gösterilen, yüzeydeki zâhirdir; gizlenen, bâtındır. Değer, zâhirde açığa çıktığı anda sınırlanır, ölçülür, çoğu zaman yozlaşır; bâtında ise yücelir, korunaklı ve dokunulmazdır. Tanrı da öyledir. O, Hafî’d...