YAKLAŞMAKTA OLAN!...

Nedir o yaklaşmakta olan?!.

Kıyamet = Sa’at.

“Sa’at yaklaştı, ay yarıldı.” (54/1.)

“Onlar, bir âyet görseler, hemen yüz çevirirler. Ve, bu süregelen bir büyüdür, derler. Ve yalanladılar. Kendi tutkularına uydular. Oysa her şey kararlaştırılmıştır. Andolsun ki onlara, yanılgılarını giderecek nice haberler geldi. Yüksek seviyede hikmetli haberler. Buna rağmen onlara bu uyarıların bir yararı olmadı. O halde onlardan yüz çevir. O gün çağırıcı onları hiç hoşlanmayacakları şeye çağıracak.” (54/2-6.)

Çünkü onlar inanmıyorlar; bu yüzden, korkmuyorlar. Korku, tek başına patoloji üretir. Korku ile baş edebilmek için, olacakları önceden bilmek ve tedbir almak şarttır. Bilgi ve tedbir, umut aşılar; umut, korkulacak olandan sağ-sağlim çıkma (= kurtulma) duygusudur.

“De ki : Ey kendilerine karşı israf eden kullarım!. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah, suçların hepsini bağışlar. O, çok Bağışlayıcı, Rahmeti kesintisizdir.” (39/53.)

Umut, Arapçada kunut (= قنوط). Bir de son harfi te (= ت) ile olan kunut (= قنوت) var; o, itaat, taat, ibâdet, gönülden bağlılık. Kânitîn ve kânitât, te (= ت) ile. İtaat, taat, ibâdet ve gönülden bağlılık olmazsa kunut (= قنوط) da = umut da olmaz.

Umut, geleceğe dairdir, ama bugünden hazırlığı gerektirir; hazırlıksız umut, ham hayaldir; korkuyu izâle etmez. 

‘Daha kıyamete var!.’, denilebilir. Ölüm, küçük kıyamettir. Ölüm gelince, kişinin kıyameti kopar. Allah’a itaatte, ta’atte, ibâdette gönülden bağlılık gösterenler, ölüm ânında (bile!) umutludurlar!; onlar için ölüm, dünya dertlerinden terhis olma = kurtulma, Rabbe varma; kıyamet de, “kıyam” = yeniden dirilme = ayağa kalkmadır. 

Öbürleri için ise, hiçbir umudun olmadığı, her yanı korku karanlığının kapladığı dehşetli bir gün!. O gün, sadece bir tek gün değil, ömür boyu sürecek olan bir hayat!.

“O gün, onların gözlerini umutsuz bir endişe (= korku ve dehşet) bürüyecek, yüzlerini aşağılanmışlık duygusu kaplayacaktır. Oysaki onlar, fırsat varken secdeye da’vet olunmuşlardı.” (68/43.) (da secde etmemişlerdi.)

“Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes, yaptığının karşılığını görsün diye, onun vaktini gizli tutuyorum. = ekâdü uhfîhâ.” (20/15.)

Ölümün de. Her ikisi de her ân gelebilir!. Hazırlık yapın!; yapmazsanız, başınız çook büyük bir derde girebilir; sonra da kurtulmanız mümkün olmaz.

Cennet, umuttur; cehennem ise korku.

...

“Kardeşler!, deseydim; kardeşlerim!.

Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan.

Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan.

Bakın yaklaşıyor...” İsmet ÖZEL 

Her gün biraz daha.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK