FENÂ & BEKÂ
Fenânın iki anlamı var : Kötü veya geçici. Bekâ ise, kalıcı. Fânî, ölümlü; Bâkî, ölümsüz.
Hüve-l Bâkî yazısını mezar taşlarında okuruz. Ne der bize bu yazı?!. Bu mezarda yatan fânî; O, Bâkî. Sadece insan mı fânî?!. Hayır. Var olan (= yaratılan) her şey, fânî; sadece Yaratan, Bâkî.
Kelâmda da varlık, ikidir. Mutlak Varlık (= Vâcib-ül Vücûd), mukayyed veya kayıtlı varlık. (= mümkün-ül vücûd.)
Bizler, mukayyed veya kayıtlı varlıklarız, = mümkün-ül vücûdlarız. Buna, küçük v ile yazılan varlık; Mutlak Varlık’a = Vâcib-ül Vücûd’a da, büyük V ile yazılan Varlık denir.
Felsefe (= akıl), mukayyed veya kayıtlı varlıklar içinde iş görür. Bilim, mukayyed veya kayıtlı varlıkların biri veya bir kaçı ile; felsefe, tümü ile ilgilenir. Din, hem varlıkların her birine hem hepsine hem de Mutlak Varlık’a = Vâcib-ül Vücûd’a dair bilgiler verir.
Din, mukayyed veya kayıtlı varlıkların tümüne âlem veya kâinât (= evren) der. Arş, bunların (= âlemin) en yüksek “noktası, tavanı”; Kürsî, bunların üsten/dışarıdan komple kuşatılması, ihâta edilmesidir. Bu, sadece Mutlak Varlık’a = Vâcib-ül Vücûd’a hastır. “... vesia kürsüyyü-Hu-s semâvâti vel ard... = O’nun Kürsüsü semâvâti ve arzı (= gökleri ve yeri) kuşatmıştır.” (2/255.)
Bizler, varlık içindeki tekil varlıklarız, ama hem kendimize hem tüm varlığa (= evrene, âleme) hem de Mutlak Varlık’a = Vâcib-ül Vücûd’a dair bilgi elde etme potansiyeline sahip olarak yaratılmışız. Ama, Mutlak Varlık’a = Vâcib-ül Vücûd’a dair bilgiyi, kendiliğimizden bilemeyiz, ancak Mutlak Varlık’ın = Vâcib-ül Vücûd’un bildirmesiyle (= vahiy ile) bilebiliriz. Çünkü, varlığı kuşatan, sadece O'dur. Bu kuşatma, hem içeriden hem dışarıdan kontrolü sağlar; ve bu, O’nun Hayy-ül Qayyûm özelliğine tekâbül eder. Felsefenin, varlığın içinden varlığa ve varlığın anlamına dair konuşması ve bi karara (= yere) varamaması, bocalayıp durması, Mutlak Varlık’ın = Vâcib-ül Vücûd’un bildirmesine (= vahye) itibar etmemesindendir.
Vayhe (= İlâhî Bilgi’ye) güvenmeyen (= inanmayan) akıl, varlığın içinde yolunu kaybeder ve deli danalar gibi ortaklıkta dolanır durur. Bu, felsefenin beş bin yıllık bunalımıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder