MESCİD
Mescid, secde edilen yer.
Yeryüzü, bir mescitti/r. İnsanlar o mescidi kirletince, “özel mescitlere” gerek duyuldu.
Mescid-i Nebevî : Nebî’nin Mescidi.
Mescid-i Haram : Kâbe.
Câmi, secde edenlerin toplandığı geniş mescid. Câmii cem’den, toplanılan, cem olunan yer demek; cemevi de aynı; cuma da toplanma/toplantı günü.
Hacc, Mescid-i Haram’ın = Kâbe’nin etrafında, Me’şar-ı Haram bölgesinde yapılır.
Hacc, Hacce/HCC fiilinden isimdir; huccet (= kanıt, delil) de aynı köktür. Hacı, hucceti (= kanıtı, delili) elde etmiş = haccetmiş kişi demektir.
Hacılar, Hacc yapan, Mescid-i Haram’ı = Kâbe’yi “gören” kişilerdir. Kâbe, ilk ma’beddir, Beytullah = ‘Allah’ın Evi’dir. Bu Ev, mübarektir ve âlemler için hidâyettir. = “... mübareken ve hüden lil âlemîn.” (3/96.) Bu Ev’de İbrâhim (a.s.)’ın makamı da vardır. Bu Ev, İbrâhim (a.s.)’dan önce de vardı, yıkılmış/kaybolmuştu, İbrâhim (a.s.) Onu tekrar diriltti, ve mirasçılarına (= bizlere) orayı “temiz tutun”! dedi. (Bknz. 2/125-127 ve 22/26.) Hacc Sûresinin 27 ilâ 30. âyetleri, insanların hacca çağrılmasını, oradaki yararlara (= “işaretlere, sembollere”) şahit olmasını, kurban kesilmesini (= malların fakirlerle paylaşmasını), o (sayılı) günlerde Allah’ın çokça anılmasını, fakir ve yoksulların doyurulmasını; bu sayede kirlerin giderilmesini (= temizlenilmesini), Ev’in tavaf edilmesini emreder. 30. âyet, putlara tapmayı ve yalan söylemeyi pislik = rics olarak niteler. = “fectenibu-r ricse mine-l evsèn, fectenibû kavle-z zůr.”
İslâm’dan önce Mescid-i Haram = Kâbe de kirliydi; Kâbe’nin içinde 360 put vardı.
Şimdi?!.
Şimdi, madden Kâbe, altın yaldızlı örtülerle süsleniyor, mis gibi temizleniyor, kokular sürünüyor; ya ma’nen?!...
Hacılar, oradaki yararlara (= “işaretlere, sembollere”) şahit olabiliyor mu, kestikleri kurbanlar fakirlere veriliyor mu, o (sayılı) günlerde Allah’ın çokça anılması, diğer ilâhların terkine = reddine, bu sayede kalplerdeki kirlerin giderilmesine (= temizlenmesine) sebep oluyor mu?!... yoksa hacc bugün, “Müslümanların” turistik bir ziyaretine, bu “Müslümanlar” eliyle Arabistan’ın turizm gelirlerini artırmaya ve bu gelirlerin ABD’ye (ve dolaylı olarak İsrail’e) transferine mi dönüştü?!.
...
Mescid-i Haram’ın haramı, yasakları ifâde eder. Hacc yasakları : Kişinin kendi bedenine (= tırnağını, saçını-sakalını kesmesi, vücudundan bir kıl koparması) ve başka bedenlere, hatta ota, sineğe, böceğe zarar vermesi; bırakın zinayı, nikâhlı eşiyle bile cinsel ilişkiye girmesi; yalan söylemesi; ihram dışında kendini diğerlerinden ayıran bir giysi giymesi veya işaret taşıması, ki ihram, “görsel eşitliğin” sembolüdür, vb.; bu haramlara, yasaklara riayet, ideal toplum (= yaşam, devlet) demektir. = Hacc = Me’şar-ı Haram, ideal toplumun prototipi, “sergilendiği”! alan, mekândır. Me’şar, şuur demektir. Kâbe, şuurla/şuurlu tavaf edilir; Arafat’a, şuurla/şuurlu çıkılır, Arafat’ın kökü ARF; ârif, bilen/tanıyan demek; şeytan, şuurla/şuurlu taşlanır; sa’y, şuurla/şuurlu yapılır. Ve bu şuurla/şuurlu hacı olunur, eve (= memlekete) dönülür. Ve evin (= memleketin) de bir ‘mescid hâline’ gelmesi için çalışılır.
Kaç hacı bu maksatla hacca gidiyor ve hacı oluyor?!. Yoksa bugün hacc, hacıların “isminin önüne” bir ünvan koymaktan başka bir işe yaramıyor mu?!.
Hacca gitmediğim = hacı ol(a)madığım için bilemedim.
Yorumlar
Yorum Gönder