ŞARTLI KULLUK!...

Siz buna pazarlık(lı kulluk veya Müslümanlık) da diyebilirsiniz.

Nedir, şartlı ya da pazarlıklı  kulluk?!.

Bu, daha İslâm’a girmeden başlar. ‘İslâm’a gireyim, Müslüman olayım da, olunca ne alayım, alacağım?!.’ Böyle Müslüman olan, sonra (= İslâm’a girince, Müslüman olunca da) pazarlığa ve şart sürmeye devam eder. ‘Sen, Bana (sözgelimi) namaz kılmamı (zekât vermemi, ...) emrediyorsun; tamam kılayım da namaz sonunda Senden (duâda) istediklerimi vermiyor ve malımı artırmıyorsun!.’

Sana nasıl güveneceğim = inanacağım?!.

‘Ben, kaşıkla verirsem; Sen bana en azından kepçe ile vermelisin ki Sana güvenim tam olsun!...’

Bunların hepsi şartlı (pazarlıklı) kulluk. Rabbimiz Allah, böyle bir kulluğu bizden istemiyor, böyle bir kulluğa razı olmuyor. Akıl = ruh ve beden sağlığı başta olmak üzere bize her şeyimizi veren O; bunu bilen insan hiç pazarlık yapabilir mi?!.

...

Bütün bunları düşünürken Mevlâ kelimesi aklıma (gönlüme) düştü. Mevlânın kökü VLY, bu kökten Dost = Velî ve mevâlî = hizmetçi türer. İkincisi, kesinlikle Allah için kullanılmaz ama dosta da hizmetçiye de güvenilir; güvenilmezse, ona dost (= velî/mevlâ) denmez ve o mevâliye (= hizmetçiye) de iş verilmez.

Gerçek dosta gözü kapalı güvenilir; onun yanlış yapacağı akla bile getirilmez. Dost, dostu için hep iyi, güzel ve doğru şeyler/işler yapar.

Bu şekilde, Rabbe sadece (deliler ve) veliler güvenir.

Tevekkül, şartsız ve pazarlıksız Allah’ı vekil kılma, O’na tam (= kayıtsız şartsız) güvenmedir; tevekkül, imanın (= Mü’min olmanın) ve teslimiyetin (= Müslüman olmanın) çoook ileri bir aşamasıdır.

İmanın/inanmanın (= Mü’min olmanın) ve teslimiyetin (= Müslüman olmanın) = Allah’a kulluk yapmanın çook farklı/çeşitli dereceleri vardır. Bizimkisi çoğunlukla şarta bağlı, şartlı kulluk. Tam kulluk, benliği (= egoyu) mevtâ etmeden olmaz. Benliğini (= egosunu) mevtâ eden (= öldüren!), gerçek Mevlâ’sını bulur, diyorlar. = “Ölmeden önce ölünüz. = mûtû, kable en temûtû.” “Ben kulumu sevince, onun gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, yürüyen ayağı olurum.”

“Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. O okları siz atmadınız, Allah attı...” (8/17.)

Allah’a Mutlak güven (= iman) ve teslimiyet (= tevekkül) için, çoook yol almamız, çoook çalışmamız gerekiyor. Bu kapitalist (= pazarlıkçı) kültüre esir olduğumuz sürece de işimiz gerçekten çoook zor.

Kopuş, şart.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET