GÖĞSÜN AÇILMASI

Göğsün Açılması = Şerh-i Sadr.

Şakk-ı Sadr da denir. İnşirah Sûresi bu olaydan söz eder. Şerh = açılma (= genişleme) demektir. Kitâb’ta 5 yerde geçer : Enam, 125. Nahl, 106. Ta-Ha, 25. Zümer, 22 ve İnşirah, 1.

Kişide göğüs daralması (= can sıkıntısı = dert!) olmazsa, genişleme de olmaz. Kiminin göğsü, geçim sıkıntısından; kimininki de “kutsal dertten” daralır. Geçim sıkıntısını hâlledemeyenlerin “kutsal (= adâlet ve hakkaniyet diye bir) derdi” olmaz. İnsanları geçim sıkıntısına mahkûm edenler, onları hayvanlar seviyesine düşürerek, meydanda istedikleri gibi at oynatırlar.

Göğüs niye daralır?!.

İşlerin iyi gitmemesinden, çaresizlikten ve endişeden.

Nahl, 106 hariç, yukarıdaki âyetlerin bağlamı, göğsün İslâm’a açılmasına ve ferahlamasına işaret eder.

Kişinin göğsü (= sadrı) İslâm’a açılırsa, rahatlar; İslâm’a kapalı olursa, daralır, göğe tırmanıyormuş olur. (Bknz. Enam, 125.) 

Kişinin göğsü (= sadrı) İslâm’a açılırsa, Rabbinden bir Nûr, onunladır. (Zümer, 22.)

...

“Elem neşrah leke sadrek. = Senin göğsünü genişletmedik mi?!.” (94/1.)

Sen, ne yapacağım diye kıvranıyordun. Senin ekonomik (= geçim) sıkıntını Seni Hz. Hatice ile evlendirerek çözdük. Sen, 15 sene (25 yaşından 40 yaşına kadar) kendini dağlara (= Hira) vuruyor, dertli insanların derdini kendine dert ediniyor ve bi çare arıyordun!.

“ve veda’nâ anke vizrak. Senin üzerinden o ağır yükü almadık mı?!. Belini büken o yükü. = ellezî engada zahrek. (94/2-3.)

Senin şânını (= zikrini) yücelmedik mi?!. = ve refenâ leke zikrak.” (94/4.)

Buradaki zikir kelimesine dikkat!. Kimi mealler, bu kelimeye, isim; kimileri de, şeref, itibar anlamı vermişler. Bu kelimeyi Allah’ı zikirdeki zikir ile beraber ‘okuduğumuzda’, Allah’ı zikrin, sadece sözlü bir ifâde (= tesbih?!) olmadığını, O'nun dinini (= Kelimesini = ilâ-i Kelimetullah) yüceltmek için çalışma olduğunu fark ederiz ve işi sadece sözde bırakmaz, sözle yetinmeyiz.

(Demek ki) Kesinlikle güçlükle beraber kolaylık da var/mış. (94/5-6.) Bunu iki kere tekrarlıyorum ki iyice anla!.

Da, “ferahladığın zaman (= iyi bir işi bitirdiğinde) tekrar (yeni bir iyi işe) başla!. = fe-izâ ferağte fensab.” (94/7.)

“ve sadece Rabbine rağbet et!. = ve ilâ Rabbike ferğab.” (94/8.)

Allah'a isyan eden başkalarını memnun etmeye çalışırsan, göğsündeki daralma sona ermez, kimin için ne yapacağını bilemezsin, bölünürsün, için daralır, huzurun kaçar.

...

Şakk-ı Sadrın Efendimiz çocukken (süt annede Halime vâlidemizin yanında iken) vuku bulduğu söylenir. Bu konu ihtilaflıdır. Bu maddî bir “operasyon/ameliyat” ise, bence manevî bir operasyondur, Risâlete yakın gerçekleşmiştir; Efendimizdeki ihlâsın = samimiyetin ilâhî armağanıdır. Bu, şakk değil, şerhdir. Sadrın genişlemesi, kalpte kötülük yapan (ve kötülük düşündüren) marazların temizlenmesidir. Bunu da sadece ilâhî Nûr (= Cebrâil?!) yapabilir. (39/22.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET