OLMAK ve ÖLMEK

Hayat ve Ölüm.

Olmak, bize göre “doğmak, bu dünyaya gelmek”; ölmek ise bu dünyadan gitmek.

“Kün fe Yekûn.”

Kün, Ol! emri. Fe, fe-i takibiye. Yekûn, O Emre itaat.

Fe, bize göre belli bir zamanı içine alır; O Emri Veren için herhangi zaman/süre söz konusu değildir; O’nun Ol demesi ile Oluş hemen gerçekleşir; biz, sıramızı bekleriz.

Kün, kâinatın (= kevnin) startıdır. Kâinatta, iradeli varlıklar hariç, hepsi (herkes) O Emre göre olur, oluşur. İnsanın nüve olarak oluşu da O Emre tâbîdir ama insanın o nüveye göre oluşu, kendi elindedir.

İnsan, kendi olur, kendi elleriyle kendini insan veya hayvan (= sıradan bir canlı) kılar. Adem, henüz olmamış, oluşmamış insandır; ilk insan da Âdem’dir.

Âlemlerin Rabbi, irade verdiği varlıklara, kendi kendilerini oldurmak için belli bir imkân ve süre (= ecel) vermiştir. O sürenin (= ecelin) sonunda, herkes ne olmuşsa, odur. 

İnsan, kendi oluşunu, kendine verilen imkânlarla (= akıl ve irade ile) kendi yapar. (= Egzistansiyalizm) Kimse, ben bunu (bu sonucu) hak etmedim, diyemez, diyemeyecektir.

Gök ve yer (içindekiler dahil), bu oluş için vardır. Bu oluş, doğru-düzgün “şekillensin/gerçekleşsin”! diye Kitâb/lar ve Rehber/ler de gönderilmiştir.

Herkese verilen oluş süresi dolunca, ölüş gerçekleşir. Bu ölüş, işte bu yeni oluşu, kendi ellerimizle yaptığımız (yarattığımız) kendimizi görüştür.

Bu görüş gerçekleşince, çoğu insan kendini beğenmeyecek, bir kısmı toprak olmayı isteyecek; bir kısmı da bir şansım daha yok mu? diye yalvaracak!.

Yok. Kesinlikle yok.

Adam olmaktan başka şansımız yok. Ölüm gelmeden, adam (= iyi bir insan/kul) olmaya bakalım; elimizdeki “malzemeleri” (akıl ve iradeyi) çürümeye terk etmeyelim de burada bize verilen bu imkânları (ve ömrü) iyi değerlendirelim, derim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET