YASAK AĞAÇ MESELESİ

Cennette yasak ağaç ve yasak olur mu, cennette bişey yasaklanır mı?!.

Bu soru, kök sorudur, köken sorusudur ve hayatın anlamı ve kötülük (teodise) meselesiyle ilgili, ilişkilidir.

Bu kök soru akıldan çıkarsa, hemen hemen hiçbir soru/n net bir şekilde cevaplanamaz.

Tüm varlık, Var Eden’ine itaat için var edilmiş, yaratılmıştır. İnsan (ve onun içindeki şeytan) hariç, tüm varlık, bu itaati zorunlu kabul etmiştir.

(Cinler, bize uzak, görünmeyen ve cenin hâlindeki varlıklardır; bunlar insanlar da olabilir. Niye böyle söylüyorum? Efendimiz, cinlere ve insanlara (= tüm insanlara) gönderilmiş bir Elçidir. O gün yaşayan ama Ona (Efendimize) uzak olan insanlara, bizlere ve kıyamete kadar dünyaya gelecek tüm insanlara (bizler de o gün görünmüyorduk, cindik!) o gün cin (!) deniyordu. Cin, cinne, cinnet, cenne, cenîn ve cenne/t kelimeleri, şu ân = ‘burada ve şimdi’ olmayan ve görünmeyen tüm varlıkları kapsar; şeytan, cinlerdendir, görünmez. Cinnet, görünmeyen kötü duyguların alevlenmesidir.)

İtaati reddedenlerde ve gönüllü kabul edenlerde (akıl ve) irade vardır; zorunlu kabul edenlerde (akıl ve) irade yoktur. İnsan, akıllı ve iradeli bir varlık olduğu için, ona itaat “teklif” edilmiştir. Teklif, mükellefiyet (= sorumluluk) ve seçim gerektirir; bundan dolayı iradesiz varlıklar sorumlu değildir; onların itaati zorunludur.

Yasak ağaç, bu seçimin bir sembolüdür. Bütün ağaçlar serbest olsaydı seçim olmazdı; insan denenemezdi. (Kötü olmasaydı, iyinin ne değeri olurdu; iyiyi nasıl bilebilirdik?!.)

Rabbimiz Allah, insanları farklı şekillerde denemiştir, denemektedir. Meselâ geçmişte Yahudilere Cumartesi av yasağını, hayvanların iç yağını ve domuz etini yasak kılmıştır. Bize, Cumartesi av yasağı ve hayvanların iç yağı yasak değildir. (Bknz. 6/145-146.)

Yasaklar, haramlardır; haramlar sınırlı sayıdadır; esas olan, mubahadır.

Ağaca, ağaçlara kutsallık atfetmek, paganizmdir. Romalılar incire, meşeye ve zeytine; Hristiyanlar çama (noel ağacı olduğu için) ve zeytine; yine Hintliler, Uzakdoğulular incire (Buda, incir ağacının altında nirvanaya ermiş!.); Müslümanlar da hurmaya! kutsallık atfederler. Kitâb’ta bazı ağaçların adı geçer (meselâ, tîn, zeytin, 95/1.), şecerat-üz zakkûm, şecera-i tayyibe = tûbâ vb. ama onlara kutsallık atfedilmez; bu ağaçlar temsil için kullanılır ve onlar üzerinden mesajlar verilir.

“Biz o lanetlenmiş ağacı (zakkumu) insanları sınamak için sana (rü’yanda) gösterdik...” (17/60 ve 38/62-64.)

Cennetteki o yasak ağaçla da mesaj veriliyor ve insanlar deneniyor; yasak ağaç, dinî yasaklara = haramlara karşılık geliyor.

Pekiî, (ilk)! cennette deneme var mıydı; bu soruyu şöyle de sorabiliriz; cennette deneme olur mu; ilk! cennet var mıydı, o cennet şimdi nerde, ne oldu ona?!...

Cennet, bize va’dedilmiş bir yerse, “henüz yok”!; o, “yeni bir dünya”! (âhiret) kurulunca yaratılacak. Bu bir görüş; ikinci görüş, o “şimdi bomboş duruyor ve misafirlerini bekliyor”!.

“Henüz yok”! diyenler, zamanın içinden konuşuyorlar; Allah zamanın içinden konuşmaz, O’na göre her şey vardır ve hazırdır. (Yeter ki O istesin. O zamana tâbi değil, zaman O’na tâbidir.) Sizler = bizler için, bu bir mesele olmamalı; biz, öyle ya da böyle ona (cennete) talip olmalıyız; bunun için de “yasak ağaçlardan” (haramlardan) uzak durmalıyız. 

Vesselâm. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET