RAHATSIZLIK

Bu rahatsızlığı hastalık, hasta olma anlamında kullanmıyorum; huzursuzluk anlamında kullanıyorum. Huzur, konfor değil, aksine konfor arttıkça bu rahatsızlık artıyor.

Böyle bakarsak, zenginler en huzursuz (rahatsız) adamlar.

Gerçekten öyle mi?!.

Sahip oldukça, rahatsızlığımız artıyorsa, öyle.

Oysa biz, sahip olduğumuz şeylere rahat edelim diye sahip oluyoruz. Üç odalı bir evimiz (dairemiz) varsa, dört oda; orta halli bir arabamız varsa, biraz daha iyi (lüx) bir araba almak istiyoruz ve bunun sonu bitürlü gelmiyor.

Böyle bir hayat bize bitürlü rahat vermiyor.

Eşya için çalışıyoruz.

Buraya eşya için çalışmaya mı geldik?!.

...

Sahip olduğumuz şeyler, bizi “sisteme, sistemin çarklarına” daha çok bağlıyor ve bizi esir alıyor. Sistem de zaten bu şekilde çalışıyor ve bu şekilde hayatta kalıyor. 

Farkında değiliz belki ama sisteme çalışıyor, sisteme kul oluyoruz.

Bizler bişeylere daha çok sahip oldukça, o sisteme daha çok bağlanıyoruz.

Tasavvuf, (kurumsal, örgütlü tasavvufu değil, inzivâyı kast ediyorum. Bugün, kurumsal tasavvufa mensup olanlar, epey zenginleştiler.), arınmayı mâsivâdan uzaklaşma üzerine kurar. Mâsivâ, Allah’ın Zâtı dışındaki tüm varlıkları ifâde eder; bu varlıklar, kişiyi Allah’tan uzaklaştırır. Kişi, bu varlıklardan uzaklaştıkça Allah’a daha çok yaklaşır, der.

...

Biliyoruz ki bugün sahip olduğumuz şeylerin çoğu endüstriyel; endüstri de kapitalistlerin kontrolünde, tekelinde. Bu endüstriyel ürünleri (gıda, makina, telefon, bilgisayar, araba, ev vb.) ne kadar çok tüketirsek, sisteme bağlılığımız ve huzursuzluğumuz (= rahatsızlığımız) da o oranda artıyor. 

...

Siyasî bir slogan olarak “Huzur İslâm’da!.” diyenlerde de (= bende de) aynı tutum, aynı durum görülüyor, gözlemleniyor. Söylemlerimizle eylemlerimiz çelişiyor. İslâm’daki huzur, İslâm’ı doğru anlamaya ve yaşamaya bağlı. Müslüman (= Allah’a teslim olan), kapitalizme bağlı kalarak huzur bulamıyor. Ben, bunu kişisel hayatımda yaşadım. Çok kazancı terk ettim, (genç denebilecek bir yaşta) emekliliğimi istedim; önceki yaşamıma göre daha huzurluyum ama yine de rahatsızım.

Hâlâ bugünkü yaşam biçimim de beni rahatsız ediyor, (tam) huzurlu değilim.

Tam huzurla iki rekat namaz kılamıyorum; namazda aklıma (sahip olduğum) bir sürü şey takılıyor.

...

Bir dostum, blogdaki (bilmekisteyenlericin.blogspot.com) ‘Yasak Ağaç’ yazımı okumuş; bana : (Hocam) bugün yasak ağaçların tümü “kapitalist şeytanların” kontrolünde, yasak değiller bilâkis onlara yaklaşılması (= sahip olunması)  teşvik bile ediliyor (reklâm, dizi vb.) ve biz bunlara yaklaştıkça da (Rabbimize değil) şeytanlara (= şeytanlarımıza) hizmet ediyoruz, dedi.

Bence, bizi rahatsız eden tam da bu.

Yoksa sizler rahat mısınız?!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET