NEBE, BİLGİ ve VEFÂ

Nebe anlamındaki Bilgi ve Vefâ

Bilgi, sadece aklın bir fonksiyonu değildir. Akıl, bilinenlere ilişir; teakkul = akletme, bilinene aklın ilişmesi, bilinen şeyle aklın ilişki kurması demektir.

Bişey bilinince, bilen, bilmeyene o şey hakkında haber = bilgi verir; bilmiyorsa, neyin haberini verebilir?!.

Bilinenler ‘burada ve şimdi’ ise = görülebilir ve bilinebilir ise, iş kolay; ama ‘burada ve şimdide’ değil de gelecekte ise, işimiz oldukça zordur.

Akıl, gelecekte olacakları bilemez, sadece tahmin yürütebilir.

Gelecekten haber vermek, ya geleceği sahiden bilmekle; ya da bilmediği hâlde biliyormuş gibi yapmakla olur. Nebî, gelecekte olacakları bilerek haber veren; kâhin, bilmeyerek haber verendir. Nebee, yüksek ve değerli haberdir = Vahiydir; Nebî, O Haberi veren ve O Haberi getirendir.

Nebî olmayanlar, nebe nitelikli haberler veremezler. Nübüvvet = Nebîlik, yüksek nitelikli insanlara hastır.

Nebî, Yüksek Kat’tan bizim kata Haber = Vahiy taşıyan Elçidir = Rasül’dür. Bir Nebî’ye gelen Haberi taşıyana da Elçi = Rasül denir. Bilinenin aksine, her Nebî Rasül’dür ama her Rasül Nebî değildir; bazı Rasüller önceki Rasül-Nebî’ler/in Haber(ler)ini tebliğ ederler, O Haberlere göre yaşarlar. 

Artık Nebîlik sona ermiştir = Efendimiz, Hâtem-ül Enbiyâ’dır ama Hâtem-ür Rusül değildir; Onun getirdiği Haberi = Kur'ân’ı miras alan (35/Fâtır, 32.) ve Ondan sonraki nesillere taşıyan (okuyan, anlatan) rasüller = elçiler, kıyamete kadar var olmaya devam edecektir.

Entellektüellerde = Bilgelerde, Hakîmlerde, Filozoflarda, elçilik misyonu = sorumluluğu = bilinci (= vefâ) olmadığı için, onların getirdiği (verdiği) haberlerin etkisi = gücü, Nebî’lerinki ve Rasüllerinki gibi olmuyor, olmaz, olamaz. Onlar da zaten kendilerini elçi olarak görmüyor. Elçi, B/birini temsil eder, temsil ettiği “K/kişinin” emrettiğini yapar; onlar, bibaşkasını değil kendilerini temsil ediyor, Rablerine değil kendilerine güveniyor = dayanıyor = inanıyorlar.

Hakîmler (hükemâ) ve filozoflar (bilim adamları da dahil), kendilerini yırtsalar, Rableri olan Allah’ı tanımadıkça ve Rableri de istemedikçe Nebî ve Elçi olamazlar.

Nebîlerde ve Elçilerde vefâ çoook yüksektir; Onlar, kendilerine verilene (bilgiye) zerre miktarı vefâsızlık etmezler.

Nebîler (ve Rasüller), tüm zamanları kuşatan doğru = sahih bilgileri = haberleri verirler; ötekilerin haberleri yalan çıkabilir ve kısa vadelidir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET