DİN ve AHLÂK

Ahlâk, hilkatin = fıtratın bozulmamış hâli; (ilâhî) din, ahlâkın tezyini, güzel kılınmasıdır; din, ahlâkın temelleri üzerinde yürür, hayat bulur; dinle ahlâk bütünleşir. Efendimizin, “Ben ahlâkı tamamlamak = kemâle erdirmek için gönderildim.” demesi = buyurması tam da budur. 

Ağaca yaklaşmakla ahlâkımızı bozduğumuz için, bize din ve Peygamber gönderilmiştir. Bu dünyaya gelen herkese bu yüzden din lâzımdır; her ne kadar ‘ahlâk bilimciler’ (etikçiler) ahlâkın dinden ayrı bişey olduğunu söyleseler de, dinsiz, ahlâkın güzelleşmesi mümkün değildir.

Kant, ahlâkı pratik akla dayandırır ama “rahat” değildir, ‘ahlâka yer açmak için bilgiyi (aklı!) inkâr ettim.’ der; aklı da ahlâkı da ikiye ayırır; akla saf/teorik ve pratik akıl; ahlâka deontolojik (normatif) ve teleolojik (ereksel) ahlâk der. İlkinde, her davranış kendi içinde bir ahlakî kuralı imler; ikincisi ise her davranışı o davranıştan beklenen amaçlar ahlâkî kılar. İnsan, tüm tikelleri ve tüm tümelleri “tam ve kâmil manada” bilemediği için bu ayrım (Kant’ın bu kuşkusu!), hayatı = fıtratı/hilkati bölme ve parçalamadır. Doğru/kâmil bir ahlâk, insan aklının rehberliğinde değil, tüm tikellerin ve tüm tümellerin “tam ve kâmil manada” bilgisine vâkıf İlâhî Bir Kudretin yol göstericiliğinde ve O’nun Elçisinin örnekliğinde kemâl bulur = “innemâ buistü liütemmime mekârimel ahlâk”; bu da “doğru dinle” mümkündür.

Dinle ahlâkı ayıranlar = ahlâkı dinden, dini ahlâktan koparanlar = seküler bir ahlâkın peşinden koşanlar, hem ahlâkı hem de dini aparata dönüştürenlerdir.

“Din, güzel ahlâktır. Efendimize en yakın olanlar, ahlâkı en güzel olanlardır.” (Tirmîzî, Birr, 71.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET