HÜDHÜD

Hüdhüd : İbibik kuşu = Çavuş kuşu.

Hüdhüd, Süleyman (a.s.)’ın ‘görev yerinde’ bulamadığı ya da ‘ictimâya’ gelmediği için, ‘nerede’ diye sorduğu, eğer ma’kul bir mazeret gösteremezse cezalandıracağını söylediği kuş.

Kuşlarda sorumluluk olur mu, onlara ceza verilebilir mi?!. Bir kuş, Belkıs’ın zulmünü fark edebilir ve bu durumu Süleyman (a.s.)’a haber verebilir mi?

Verir. Verebilir.

Bir et (= dudak, ağız, gırtlak, boğaz uyumu) mekanizması ya da kombinasyonu olan dil, nasıl konuşabiliyorsa; ötede nefsin yaptığı iyi ve kötü amellere eller-ayaklar (tüm organlar) nasıl şahitlik edecekse, kuş da olup-bitenleri görür, konuşur (haber verir) ama onun dilini anlayabilmek için Süleyman (a.s.) olmak lâzımdır.

Hüdhüd, Belkıs’ın haberini Süleyman (a.s.)’a verince (27/Sebe, 20-26), Süleyman (a.s.), ‘bakalım! doğru mu söylüyorsun, bu/şu mektubu ona götür de ne tepki vereceğini izle/gözle!’, der. (27/Sebe, 27) 39. âyete kadar ‘hikâye’ diplomatiktir; 39. âyetten sonra devreye “cinlerden ifrit” girer, der ki : ‘Sen makamından kalkmadan onun makamını Sana getirebilirim.’ Kendisine ‘Kitâb’tan ilim verilmiş bir başka kişi’ : ‘Ben göz açıp kapayıncaya kadar o tahtı Sana getiririm’ dedi ve Süleyman (a.s.) o ân = hemen! tahtı yanında buldu!...” Bunu bir “ışınlanma” olarak tefsir etmek, Kitâb’a “bilimsel” yaklaşmaktır, olabilir ama Süleyman (a.s.), olaya/konuya bilimsel yaklaşmıyor, “bu, Rabbimin Bana bir lütfudur; şükür mü edeceğim, nankörlük mü edeceğim diye Beni sınıyor’, diyor; “hikâye/vâkıa = olay” 45. âyete kadar devam ediyor.

Hüdhüd, Cinlerden İfrit, Âlim Kul, Sebe Melîkesi Belkıs ve Süleyman (a.s.), bu “hikâyenin kahramanları”.

İfritte de belli bir düzeyde ilim var; bence ifrit de insan, onun cinlerden olarak nitelenmesi, tanımlanması, ‘uzak, yabancı/bilinmeyen biri olmasından. Beş kahraman arasında bir kuşun (Hüdhüdün) bulunması ve o kuşun “sorumlu biri gibi” gibi görülmesi, bize nasıl = ne gibi mesaj verir, veriyor?!.

Bana şu mesajı veriyor : En azından Hüdhüd = İbibik = Çavuş kuşu kadar aklın olsun, sorumlu davran!, Ey kuş beyinli kulum Hasan!. Bu (mesaj), beni “ışınlanmadan ve cinden/ifritren” çook daha fazla ilgilendiriyor. Bu pasaj, ‘her koyun, kendi bacağından asılır.’ sözünü çöpe atar; sorumluluğu ülkeler arasına taşır ve evrenselleştirir; bunu bize Rabbimiz, Hüdhüd üzerinden öğretir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET