ISTIFÂ'DAN MUSTAFÂ

Istıfâ : Seçkin olma. Seçilme. Mustafâ : Seçilmiş.

Kastım, maddî olarak insanlar arasında dünyevî kastlar = sınıflar (zümreler) oluşturmak değil, ma’nen her insanın ‘bir ve aynı’ olmadığını göstermektir.

Hakk ve hakikat, herkese açık, Hakk ve hakikate ulaşmak herkes için çoook kolay olsaydı, o Hakk ve hakikatin değeri düşerdi!. Elbet herkes, Hakk ve hakikat için çaba gösterecektir ama çoook az insan O/ona ulaşacak, pardon yanlış söyledim, yaklaşacaktır; O/ona çoook yaklaşan “İnsan”, Efendimizdir; bizler, ancak Onun peşinden = Onun açtığı yoldan = Onun Sünnetinden giderek O/ona (O Hakk’a ve hakikate) yaklaşabiliriz.

Istıfâ’dan kastım, bu seçkin, seçilmiş = mustafâ insanlardır.

“Allah, meleklerden ve insanlardan resuller seçer (ıstafâ/yestafî). Kuşkusuz Allah, her şeyden haberdardır, her şeyi görendir.”

اللَّهُ يَصْطَفِي مِنَ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا وَمِنَ النَّاسِ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ

(22/Hacc, 75.)

(Not : 4 Temmuzda yazdığım Nebe, Bilgi ve Vefâ başlıklı, Rasül ve Nebî farkını anlatan yazıya bakınız.)

Siz, siz olun, Allah’ın seçtiği, seçkin kullardan olmaya bakın!; hangi kademede olursa olsun, O’nun seçe/bile/ceği özelliklerle donanın. Siz Allah’ı/n dinini! değil, Allah sizi kullansın!.

(Son not, son yazıydı. Tüm notları/yazıları 'beğeniyorsanız' izinsiz = gönül rahatlığı ile paylaşabilirsiniz. Selâm ve muhabbetlerimle...)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET