GAZÂLÎ İ'NİN KRİZİ

Gazâli, asıl adı : Ebû Hamid Gazâli.

Fakîh. Kelâmcı (Filozof). Mutasavvıf.

Dönemin en büyük ve meşhur Üniversitesinin, Nizamiye Medresesinin en meşhur Müderrisi ve Rektörü. Hocası Cüveynî’nin Ona, ‘derin bir deniz’ dediği adam. O adam, neredeyse bu derin denizde boğulayazmış, bütün bildikleri Onu kurtaramamış, güvenli bir liman aramış ve tasavvufa (inzivâya saflaşmaya) sarılmış = tutunmuş; bütün sıfatlarını terk edip-atmış, köyüne dönmüş.

Amel = ahlâk olmazsa ilimdeki derinlik, âlimi boğar; amel, ilmin gemisidir. Bizde, ‘çook okuma, kafayı bozarsın’ sözü tam buraya denk gelir. Bilmek, belli bir noktadan sonra kişiyi yapmaya sevk eder; ruh bilir, beden yapar; kişi bilir de yapmazsa sapar = sapıtır. Bilgi olur da yapma olmazsa, ‘bilgi ile sapma’ buna denir. Şeytan da çook şey biliyordu, meleklere hocalık yapıyordu ama yapması gerekenleri yapmadığı için azdı, saptı.

Gazâlî (Allah-u A'lem), önce ilmini şöhret için, Selçuklu Sultanın gözüne girmek için, Sultan adına Batınî-İsmâîlîlerle çarpışmak ve onları yenmek için kullandı; sonra ilmin bunlar için olmadığını anladı ve krize girdi. Onun krizden çıkması, ilmin amacını yeniden sorgulama ile mümkün oldu.

Amelsiz ilim kişiyi krize sokar. Bu, çook tehlikeli bir krizdir ve bu krizden epey bir âlim kurtulamamıştır; onlar, ilimlerini ya şöhrete  ya da üç-beş kuruşa (dönemin sultanlarına ve insanlarına) satmışlar ve batmışlardır.

Gazalî, toplam 53 yıllık ömründe, (ilk 10-15 yılı çocukluğuna düşersek) 20-25 yılını, 40-45 yaşına kadar ilme, dünyevî şöhretin ve rekâbetin bir aracı olarak bakmış/görmüş; son 10-13 yılında, 40-45 yaşından sonra bunun çok yanlış bir davranış olduğunu anlamış bir düşünürdür.

İslâm düşünce tarihi, 12. asırda Onunla dönüşmüş, Onunla çook ciddî bir kırılma yaşamıştır; bu dönüşüm = kırılma da Ona, “hüccet-ül islâm” unvanı kazandırmıştır.

Bizler de bugün, Gazâlî’nin krizine benzer bir kriz yaşıyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET