ŞİMDİDEKİ GEÇMİŞ ve GELECEK

“Şimdi”deki geçmiş, anılar ve çocukluk = yaşanmışlık; “şimdi”deki gelecek ise yaşayacaklardır. Yaşanacakları “şimdi” belirler, insan “şimdide” karar verir; içinde bulunulan her ân, “şimdidir”; buna “ibn-ül vakt = vaktin oğlu” denir. Şimdinin Arapçası : El-ân. Hézel vakt. Emmâ ba’d. Hâzır, Huzûr ve Es-Séât’tır (الساعة). Es-Séât (saat!), aynı zamanda kıyamettir. Kıyâm-us Séâh/t, Kıyamet (diriliş, yeniden canlanış) saati/vakti demektir.

İnsanın yaşadığı şimdisini geçmişi belirlerse, o insan takıntılı (hasta) yaşar. Geçmiş, şimdiyi etkiler ama belirlemez, belirlememeli; geçmişten “ders/ibret” alınarak geleceğe bakılmalı. İnsanın hayatını belirleyen, gelecektir, geleceğidir. Gelecek de, elbet bir gün gelecektir ve insan, o geleceğe hep/her zaman hazırlıklı olmalı. Bu da, “şimdi ve burada” verdiği kararlara bağlı; o kararlar, onun/insanın geleceğini belirleyecektir. Unutmayalım, bize verilen “şimdinin süresi”, buradaki/bu dünyadaki hayatımızdır; yarın, şimdimiz olmayabilir!.

“Ben'in Oluşumu” ve ...

Bebekte ben yoktur. Bebeğin ben’i annesidir. Bebek, çocuk olunca, ben’inin annesinden ayrı bir ben olduğunu fark eder; ergenlikte bu ben pik yapar. Olgunlukta, diğer ben’leri tanır; ya kendi ben’ini başat ben yapar ya da kendini de öteki ben’ler gibi görür. İş burada bitmez, bitmemeli!. Ben, ‘BÜYÜK BEN’ ile de ilişki kurmalı. Kişi/ben, ‘O BÜYÜK BEN’ ile tanışınca kendi ben’ini unutur, unutmalı!. Zikir (kulluk), kişinin kendi ben’ini unutması, ‘BÜYÜK BEN’ için çalışmasıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET