FLÛ SİYÂSET

Siz buna “omurgasız siyâset” de diyebilirsiniz. Ben, klasik sağ-sol kavramlarına farklı bakıyorum. Kısa ve özet olarak, klasik sağ, teşebbüs ve kâr; klasik sol da, emek ve bölüşüm demek. Bu ayrım 1980 öncesinde (iki bloklu dünya yıkılmadan önce) daha belirgindi, şimdi flûlaştı, siyâset de omurgasız hâle geldi. Bunu modernizmden post-modernizme geçiş hızlandırdı. Modernizm kuralcıydı, kategorikti; post-modernizm kural tanımaz, “ne olsa gider” der, rölativisttir.

Neredeyse dünyadaki tüm iktidarları “görünmez küresel güçler” belirlerler; “işbaşına getirdiğimiz iktidarlar”, bizim dediğimizi yapsınlar da ‘kim olurlarsa olsunlar, ister sağdan ister soldan olsun, fark etmez’ derler. Yakında ülkemizde de bir seçim var. Seçim için en az iki aday şart. Adayın biri belli; öteki henüz belirlenemedi ama belirli aday, (âdeta) rakibim “kim olursa fark etmez”! diyor; bunda sizce “garip bir (post-modern) durum” yok mu?!.

Ben, siyaseti de dinî paradigmamdan, düşüncemden ayrı görmüyorum. Din de sağ ve sol kavramlarını kullanır = ashab-ı meymene ve ashab-ı meş’eme. Buradaki sağ ve sol kullanımı metaforik ve semboliktir. Sol, kötülere; sağ, iyilere karşılık kullanılır; bu kullanımın, klasik siyasî kullanımla/literatürle alâkası yoktur.

Omurgalı siyâset, ahlâk ilkelerin üzerine oturur, ahlâkı = ahlâk ilkelerini de doğru din = Halkeden belirler; aksi hâlde ahlâk da post-modernleşir, ilkesizleşir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET