VELÂYET, VEKÂLET VE HİLÂFET

Velâyet, veleye kökünden yakın, dost, koruyucu, gözetici; vekâlet, vekele kökünden birinin yerine iş yapma, onu temsil etme; hilâfet, halefe kökünden peşinden/arkasından gelen ve onun yerine geçen.

El-Velî ve El-Vekîl, aynı zamanda Allah’ın isimlerindendir. Allah, mü’minlerin velîsidir, mü’minler O’nu vekîl “tayin eder.”!. Allah, en güzel Vekîl’dir. Hasbünellah’u ve ni’mel Vekîl. (3/173.)

Hilâfet, anlam kaymasına uğrayan bir kavramdır. İnsanı, Allah’ın halifesi görmek, sakat bir anlayıştır; halifetullah kavramı (= halifenin Allah’a izafeti) Kitâb’ta geçmez; bu (halife) kavram/ı tekil olarak ya yalın/nekra = halife şeklinde yeryüzü ile bağlantılı = fil ardı halife (2/30), ya da çoğul olarak halâife ve fiil şeklinde yeryüzüne izafetle = halâife ard, yestehlifeküm fil ard (6/133, 6/165, 7/129, 10/14, 10/73, 38/26) olarak geçer.

İnsanın Allah’ın halifesi olması, Kitâb’ın “ana fikrine, ruhuna”, kelimenin semantiğine ve selîm akla aykırıdır. Çünkü, kendisi hayatta olmayan birinin yerine halife olunur, geçilir; insan, insana halife olur; Efendimiz bile Allah’ın halifesi değildir; Hz. Ebu Bekir, Efendimizin halifesidir. Halife, imtihan gereği yeryüzünde otorite, hüküm (yönetme, yetki) sahibi, en son gelen canlı, akıllı ve iradeli varlıktır. (‘Assolistler’! hep en son gelir; insan, yaratılan varlıkların efendisi ve gözdesidir.)

Eğer insan Allah’ın halifesi olsa!, ya hâşâ Allah’ın ölmesi! ya da işini göremeyen, kötürüm biri olması ve insanın Allah’a vekâlet etmesi gerekir; hele de bu, 2/30’daki insanın kan dökücülüğü, bozgunculuğu göz önünde bulundurulğunda Allah’a açık bir iftira olur. Allah, kan döken, bozgunculuk yapan birine vekâlet verir mi?!.

Halife, kendi adına/namına iş yapmaz; kendini halife kılanın adına iş yapar; Allah adına/namına iş yaptığı sanılan ‘insan-ı kâmil’lerin Allah adına iş yapmaları (veya Bismillah diye işe başlamaları) Allah’ın emrine uygun iş yapmalarıdır; kimse O’nun gibi! hikmetli = hakîm iş yapamaz; O’na vekâlet edemez, O’na halifelik yapamaz ama gücü oranında O’nun emirlerini ihlâsla ve taqvâ ile yerine getirebilir; ayrıca bu durumu herkese (= her insana) teşmil etmek de mümkün değildir.

...

Allah’ı vekil tayin etmek = Allah’a tevekkül etmek kolay iş değil; kişi O’nu vekil tayin edince, O’nun her hükmüne razı olması şart. “vesbir lihükmi Rabbike fe inneke bi eayüninâ...” Rabbinin hükmüne sabret, sen O’nun gözü önündesin!. (52/48.)

Tevekkül, imanın zirve noktasıdır.

İnsanın vekâleti Tanrı’da olursa, insan merhametli, adaletli, asaletli, ... (“Tanrı gibi”) olur ama Tanrı’nın vekâleti insanda olursa, insan kendini Tanrı zanneder, Tanrı’dan yetki aldım der, zulmeder. Teokratik rejimlerde bunu görürsünüz; tarih buna şahittir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET