KİTÂB & SÜNNET

Kitâb ve Sünnet, dinin iki asıl/temel kaynağı. Din, inzâl olduğunda bu iki kaynak birbirinden ayrı değildi, sonradan ayrıldılar. Kitâb da Sünnet (= Hadis) de sonradan kayda geçildi.

Kitâb, dinin teorisi = yazılı anayasası; Sünnet de uygulamasıdır ama ilk 23 yılda (Efendimiz sağken, 610-632) ikisi birbirinden aslâ ayrılmadı; Emirler ve yasaklar (âyetler) indiğinde hiç beklenilmeden hemen hayata geçirildi. Efendimiz : Bu âyetlerin (emirler ve yasakların) şimdi zamanı değil, yazın, biyere not edin, zamanı gelince “bakarız = uygularız” demedi!.

Bugün biz, Kitâb’ı Sünnet’ten ayırıyoruz. Sünnet, o gün yaşanan Kur'ân’dı/ Kitâb’dı. Bugün biz, Kitâb’a ve Efendimizin Sünnet’ine/hayatına uygun kendi "sünnetimizi"! (= hayatımızı/yaşantımızı) oluşturmak zorundayız.

Ayrım ne zaman ve nasıl oldu?!. Büyük oranda Yunan felsefe eserleri tercüme edilince. Çünkü orada teori (teorya/teoria) ile pratik (uygulama, amel) ayrı telakkî ediliyordu. Bu anlayış (paradigma) benimsenince, zamanla dinde iman ile amel de ayrıldı; iman sadece “söze” (= ikrara) indirgendi; kişi, sözüne uygun yaşamasa = davranmasa da Müslüman sayıldı.

Kitâb'ı yaşamadan zihinsel olarak ezberlemenin = hâfız olmanın, (hadi bilmenin de diyeyim, her hâfızın bildiğini de söyleyemeyiz), muhafaza etmekten başka ne gibi bir faydası olabilir?!. Bu işi bugün digital bellekler (bilgisayarlar), kütüphaneler, arşivler ve müzeler de yapıyor.

Kitâb'ın ne dediğini = ne emrettiğini, nehyettiğini bilmek,  onu yapmak ve yapmamaktır; uygulanmayan emir, Kitâb'a = Kitâb'ın Sahibine duyarsız = lâkayt (kör ve sağır) kalmaktır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET