KALICI ve GEÇİCİ

Kalıcı, mukîm; geçici, muvakkat. İkâme, ikâmet de mukîm (= kalıcı) ile aynı kök.

İkâme-i Salât, namazı kalıcı = dâimî kılmak = sürekli salât hâlinde olmak = namazı sürekli ayakta tutmaktır.

Beş vakit = her vakittir; beş, çokluktan kinâyedir.(?!.)

Beş vakit, beş geçici süre ise, bu sürede kılınan namazlar da muvakkattır. Zamanın vakitlere bölünmesi, menâsik (= âyin!) olan namazın îfâsı içindir. Bölünen o vakitler, aslında bölünmemiştir; bize bölünme gibi görünen şey, aslında bir hatırlatmadır (= ezan); müezzin ara ara (günde beş kez/beş vakit) bize görevimizi hatırlatır (kendi bilir mi, bilmem?!). Aslında her vakit namaz kılınabilir = salât ikâme edilebilir. Namazda = salâtta mukîm olmak, her vakit namaz kılmak = her hâl ve şartta Rabbin emrine uymak, O’nun Huzur’unda olunduğunu bilmektir; seferî olunca (mukîm olmayınca) bizim bildiğimiz namaz kısaltılabilir.

Aslında camii ve cemaati de asıl/asil fonksiyonları ile düşündüğümüzde, yapılan işin salâtın (= Hakk’ın, hakikatin) ayağa kaldırılması, ikâme edilmesi için toplanma, (câmiide cem olma) iş ve güç (= amaç/gaye) birliği yapma olduğu anlaşılır. Bugün namazı evlerimize ve camiiye hapsediyor,  depoluyor, cemaati de (sözüm meclisten dışarı) âdeta bir kitle/kütle gibi düşünüyoruz.

Ben camii cemaatinde cemaat ruhunu (= amaç ve gaye birliği için işbirliğini, güç birliğini) göremedim; cemaat kıbleye o kadar dikkat ediyor ama kıbleyi sadece coğrafî yön olarak alıyor.

Emekli olunca gitmediğim camii (= toplanma merkezi, toplantı, cemaat) kalmadı, kendimi bir cemaate (mekâna) ait hissedemedim; ben mi huzursuz ve uyumsuz biriyim?!.

Namazın ruhu/canı yakalanmalı, o ruh özgür kılınmalı, o ruh ayağa kaldırılmalı; bu da namaz algımızdaki düzelmeyle olur; cemaatler bu ruhu yakalarsa ortak ve büyük bir cemaat de mümkün olur, vesselam. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET