OKUMA ÂDABI

Bir Kitâb’ı (kitabı) anlamak için O/o Kitâb’a (kitaba) yaklaşım çoook önemlidir.

Bizlerin yazdığı bir kitabı okurken bile, yazarına, o yazarın konuya vukûfiyetine ve hayatına (yaşadığı döneme ve şartlara) bakıyoruz, değil mi?. (Ben eskiden yazarın hayatına, kitabın yazıldığı döneme bakmazdım, şimdi bakıyorum.) Eğer biz, bir kitap yazıyorsak, kitap bizim kitabımızsa, okuyucuyu (= muhayyel muhatabımızı), o kitabı kimin için ve niçin yazdığımızı sürekli göz önünde bulundururuz; okuyan da bunu dikkate alarak konuyla ve yazarla bağlantı kurar...

...

İlâhî Kitâb’ı okurken (de) : Bu Kitâb,

a) Allah’ın Kitâb’ı ve

b) Benim Kitâb’ım (= bana gönderilen bir Kitâb)

şeklindeki iki pozisyonu birden hesaba katmalı ve Rabbim Allah Bu Kitâb'la bana “ne?”! söylüyor (benimle neden ve niçin konuşuyor!) demeliyiz!. Abdest, bu pozisyona hazırlığın ilk aşaması; ikincisi uyanıklık = pür dikkat! = yoğun konsantrasyon... sonrakiler ise, kişi ile Rabbi arasındadır. 

Mahreçlere ve medlere dikkat ederek okuma = tecvid, Kitâb'ı insanlara okumak için şarttır; tecvidin bireysel okuma ve anlama ile bir ilgisinin olduğunu; Rabbimizin de Benim Kitâb'ımı tek başınıza okurken tecvide dikkat edin = tecvidli okuyun, dediğini bilmiyorum ama tertil üzere okuyun dediğini biliyorum = "... ve rattil-il Kur'ân'e tertîlâ." (73/4).

Tertil, ritil (RTL)'den, düzenli, tertipli okuma demek; Araplar, düzenli, peşpeşe sıralanan tren vagonlarına ritil/retil derler. Kur'ân, hem çook, çokça okunan, hem de düzenli okunan (Kitâb) demektir. Çok okuma = tekrar tekrar okuma, anlamayı hem kolaylaştırır hem de derinleştirir. 

...

Söz, anlamın ruhu; yazı ise, iskeletidir. Sözü söyleyen, sadece ağzından söylemez; sadece ağızdan çıkan sözün ruhu yoktur, o söz lakırtıdır, gürültüdür. Hakikî/doğru S/söz, akıldan ve kalpten (= R/ruhtan) çıkarsa, onu, jest ve mimikler (yüz) ve tüm âzâlar tasdik; o söz sadece ağızdan çıkarsa onu jest ve mimikler (yüz) ve tüm âzâlar inkâr eder. Yazıya geçirilen S/sözde, bu tasdik ve inkârı yakalayabilmek mahâret ister. K/kitâb okumak, O/o K/kitâb’ın cümlelerindeki ve O/onun satır aralarındaki boşluklarda O/o R/ruhu (anlamı) yakalamak ve O/o K/kitab’ın Y/yazar'ının “yüzüne ve iskeletine (= tüm âzâlarına)! bakabilmektir”!.

...

B/birinin bi S/sözüne değer veriyorsak, O/onu içimizde bir yerlerde sürekli yaşatıyoruz, demektir. %100 doğru olduğuna inandığımız Sözün Sahibi de öyledir. Kitâb’ın Söz’ünü (= Kelâmullah’ı) içimizde (hissetmek ve) yaşatmak, önce O Sözün Efendimizle ilgisini kurmak (çünkü O Sözler ilk Onun mübarek ağzından çıkmıştır) ve Ondan (Efendimizden) sonra da O’na (Onun Rabbine) varabilmekle! mümkündür. Bu, aynı zamanda “Lâ ilâhe illâ Allah, Muhammed’ür Rasûlüllah.” demektir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET