BERAT = KURTULUŞ

Kurtuluş iki türlüdür : Esir olan bir bireyin veya bir toplumun düşman! esaretinden kurtuluşu. Esaret de çok çeşitlidir. Ekonomik esaret, fikrî esaret, siyasî esaret, ... manda vb. Esaretten kurtulmak için savaşmak, çaba göstermek gerekir. Kendisine karşı savaşılana, düşman denir, nefis de bir düşmandır!; düşmanımızla bizde belli bir güç varsa savaşırız, savaşabiliriz. Bu güç, az veya çok her kişide aslında “her zaman” vardır. Bilgi ve irade de bir güçtür. Kişinin, düşmanın düşman olduğuna ve kendisinin de düşman elinde esir olduğuna dair bir bilgisi ve iradesi yoksa, ortada bir düşman da, bir kurtuluş iradesi de, mücadele de (savaş da) yoktur...

Kişide bilgi ve irade var, ama top-tüfek, maddî-manevî güç : silah ve teknoloji yoksa, düşmanla savaşmamalı mıyız?! Savaşmalıyız, savaşılmalı, hatta ölüm bile göze alınmalı!. Böyle bir adam (toplum/millet), topunun-tüfeğinin (gücünün) azlığından dolayı böyle bir savaşta ölür ya da yenilirse, aslâ yenilmiş/kaybetmiş olmaz ama o adam (toplum/millet), topundan-tüfeğinden (silah ve teknolojisinden) dolayı düşmanını yener ama sonra/dan yendiği düşmanına özenir/benzerse, onun yaşadığı gibi yaşamaya ve düşünmeye başlarsa da aslâ kurtulmuş olmaz, esas yenilgiyi o zaman yaşamış olur; yaptığı savaşa kurtuluş (berat) dese bile.

Kavramların anlamını (içeriğini) “dünya görüşümüz = hayata bakışımız, hayatı anlayışımız, fikrî paradigmamız” belirler; ölüm, kurtuluş/berat, yenme ve yenilgi de öyledir...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET