İNSAN

İnsan, şeklen, dik yürüyebilen, iki ayaklı ve becerikli, elleri ile alet yapabilen; aklen, düşünen, ne yaptığını bilen, değer üretebilen ve iletebilen (ama) ölen bir canlıdır.

Her insanın şekli/tipi farklı olsa da şeklî insanı hepimiz biliyoruz, görüyoruz; ben aklî insana, aklen insanın ne olduğuna değineceğim; aynı zamanda kendime ve size ayna tutmuş olacağım.

İnsan, duyu, duygu, düşünce (akıl) ve kalp (iman/inanç, güven) varlığıdır; buna, kafa ve kalp (gönül) varlığı da denilebilir. Dokunma duyusu hariç tüm duyular ve akıl kafadadır. (Görme, işitme, tatma ve koklama) Dokunma duyusu ise, el-ayak ve deridedir. İnsanın eli, eşyalardan veri ve ayağı (sert, yumuşak, sıvı veya katı) yeri alır, algılar, hisseder. Doğuştan göremeyen ve duyamayanlar (= kör ve sağırlar), aynı zamanda konuşamazlar, ahrazdırlar; bunlar tadarak, koklayarak ve dokunarak dışardan veri alırlar. Hiç dışardan veri almayan, almamış bir insanda, duygu da düşünce de olmaz, bulunmaz. Duygulanım, etkileşim, etkileniştir. Aklediş, akletme = düşünme, dışardan gelen verileri değerlendirme, değerlendiriş ve bikarar veriştir.  İnanma ise bu karar/lar/a güveniştir.

Duyularla, beş duyu ile alımlamaya, algı; içimizdeki hissedişlere, etkilenişlere (olumlu-olumsuz duygulanışlara) duygu; bunların etkilerini soyutlayarak, kavramsallaştırarak değerlendirmeye = anlamlandırmaya bilgi; bu bilgilere güvenmeye, bağlı kalmaya ve gereklerini yapmaya da iman diyoruz.

‘Bilgilerimize’ güvenmiyorsak (= inanmıyorsak), sürekli tereddütte, şüphede kalır, ne yapacağımızı ‘bilemeyiz’!. (Bilgimiz var ama bilmiyoruz!.) İnsanda biiir sürü bilgi (doxa) vardır; bu bilgiler içerde = insanın içinde birbirleri ile çatışırlar; iman, bu bilgileri ortak bir hedefe (ortak bir kıbleye) odaklayarak organize eder, sağlam kanıta (burhana, güçlü delile) dönüştürür ve onlara hem güç hem de istikrar ve istikamet verir.

Duyu ve duygu, diğer canlılarda da ortaktır. İnsanı diğer canlılardan (hayvanlardan) ayıran, akıldır ama sadece akıl, insanı insan yapmaz; çünkü akıl karar veremez, sadece bilgi üretir; en güçlü, en etkili bilgiye ya da bilgilerin uyumlu bütünlüğüne karar veren veya insanı sürekli tereddütte bırakan iradedir. Karar verilen hâl, insanda bir davranış, bir tutum, tavır ve eylem üretir ve insanı içerden o şekilde (öyle) davranmaya “zorlar”!. İnsan, bilgi ile desteklenmiş, irade ile güçlendirilmiş olduğu hâlde, o bilgiye uygun bir davranış insanda görünmüyorsa, henüz onda güçlü bir iman oluşmamış ve tereddüt ortadan kalkmamış demektir. Elbet insandaki tereddüdü ortadan kaldıran hâl, belli bir süre/ç alabilir; bu, insanın insan ve Müslüman olma kararıdır ve çook önemlidir ama, tereddüt ortadan kalkınca, insan “Eşhedü” deyince, hâlâ bildiğini yapmıyor, yapamıyor, yapmakta tereddüt ediyorsa, ya bir dış zorlama/baskı, ya da samimiyetsizlik, ciddiyetsizlik, (laubâlilik, önemsemezlik) var, demektir. Dış baskıya/zorlamaya karşı direnme (sabır), kişinin bildiğine, inandığına samimiyetinin ve ciddiyetinin göstergesidir; samimiyetsizliğe, ciddiyetsizliğe, (laubâliliğe, önemsemezliğe) sözüm yoktur, onlara sözü zâyi etmemek lâzımdır!.

Sağlam bilgi imana yol verir; iman ise sağlam duruşun ve kararlılığın diğer adıdır. Bu hâli sabit fikirlilikle (önyargı ile) karıştırmayalım. Ön yargı, iyice bilmeden, araştırmadan inanma; iman, kesin bilgiye/delile, burhana dayalı karar almadır-vermedir. İmanı önyargılı olan insanın hayatı donuktur, o insan, yeni durumlara, yeni bilgilere kendini kapatmıştır. Bilgisini sürekli test eden = gözden geçiren insanın imanı güçlüdür, güçlenir, o iman her daim tazelenir. ‘Gerçek İslâm’ın Güçlü İmanına’ hiçbir tür bilgi ulaşamaz!. Bizim imanlarımız (bilgilerimiz,  hayatımız) sadece O/ona doğru bir yönelmedir, istikbaldir; sonuçları da müstakbelde (gelecekte) görülecektir.

İnsan olma, ömür boyu süren bir süreçtir; bu süreç, bizce, burada tamamlansa, tamamlanıyormuş gibi görünse de, Allah-u A'lem,  ötede bu hâl devam edecektir. Burada bu süreci “tamamlayamayanlar”, daha doğrusu bu sürece giremeyenler, ötede toprak olmak isteyecekler, “yâ leytenî küntü türâbâ” (78/40) diyeceklerdir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET