ANKARA'YA TEPEDEN BAKMAK!

Ankara, zamanında tepelerin ortasındaki bir vadiye kurulmuş; şimdi o tepeleri çook aştı. Ankara’nın eski merkezi Ulus, ilk Meclis ve Heykel orada; Ulus’un güneyindeki tepeler: Dikmen, Çankaya (864 rakımlı tepe); kuzeyindekiler: Şentepe, Yükseltepe, Esertepe, Ufuktepe, Aktepe; merkeze yakın batıdakiler: Maltepe, Beştepe, Anıttepe; doğudakiler: Hacettepe, Hıdırlıktepe, Demirtepe... ben, kuzeydeki bir tepeden, neredeyse her gün Ankara’ya bakıyorum, her bakışımda bakış noktamı değiştiriyor, biyeri merkeze alıyorum...

Ulus, Kale ve civarı, beni Cumhuriyet öncesi yıllara; Çankaya (864 rakımlı tepe) ve Maltepe, Cumhuriyetin ilk yıllarına; Beştepe, şimdiye taşıyor; Kocatepe ve Maltepe, camii isimlerini ve camiileri çağrıştırıyor; Anıttepe, bu yılların ve an(ı)ların “anıta dönüşmüş hâlini” gözlerimin önüne getiriyor. Köşk, saray, camii, meclis ve kale kelimeleri zihnimde cirit atıyor, bu kelimeleri anıt’la bir araya getirmeye çalışıyorum ve onları beraber/birlikte yerleştirecek somut bir tepe arıyorum ama bulamıyorum.

Ankara’daki saray, köşk, anıt ve kale; hepsi ayrı ayrı tepedeler; ben de başka bi tepedeyim; her gün onlar bana bakıyor, ben onlara bakıyorum; ben onlara bakınca bunları düşünürken, acaba onlar bana bakınca ne düşünüyorlar, bana bakıyorlar mı, (beni, sizi, bizi) düşünüyorlar mı?!... Ben, onların etrafını saran bunca ihtişamlı binaların arasında/n onları görüyor, düşünüyorum da, onlar beni (sizi, bizi) görüyorlar, düşünüyorlar mı?!.

Benim onlara bir tepeden (yukarıdan) bakmamı bir küçümseme değil, anlamaya çalışma olarak görme (bakma); onların da bana (bize, size) bir tepeden bakmasını da böyle görmek, böyle anlamak isterim/isterdim, isteriz/isterdik, değil mi?!.

...

Yine önümüzde bir seçim var; Ankara’ya gelmeyi, ‘bir tepeye çıkma’! olarak görenlere bir hatırlatma olsun istedim; hepsi bu. 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET