İŞ ve EMEKLİLİK

İş, bişey elde etmek ve üretmek için çalışmadır, bişeye emek vermedir; iş yapmak: bişey elde etmek, bişey üretmek, biişe yaramaktır. Bu üretim, mal, hizmet ve fikir üretimi şeklinde olur. Üretilen şeyin değeri, yapılan işe de değer verir. Normalde, herkesin ürettiği/üretebildiği iş, daha az değerli; çok az kimsenin ürettiği iş, çok daha değerlidir. Değeri sadece iş karşılığı alınan = kazanılan para ile özdeş kılar, paraya eşitlersek bu, “kapitalist bir değer algısı” olur.

Maalesef modern iş algımız da kapitalist. Yaptığımız işten (hizmetten) para kazanamıyorsak, o işi yapmıyoruz...

Normalde işimiz, bizim hem iâşemizi (temel ihtiyaçlarımızı) sağlamalı hem de bizi tatmin (mutlu) etmeli. Asgarî/temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için “ne iş olsa yapabiliriz”,  ama asgarî/temel ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra “sevmediğimiz” işi yapmaya devam etmemeliyiz; devam edersek, o iş bizde bir işkenceye dönüşür, iş ahlâkımız bozulur, rüşvet almaya, işi savsaklamaya başlarız; vb. En doğru iş, sevdiğimiz iştir ama “kapitalist iş piyasası ve koşulları” ilk etapta bizi sevdiğimiz işle buluşturmayabiliyor ama “azimli ve kararlı” isek, belli bir süre sonra “sevdiğimiz işle” buluşuruz. Ben bunu kendi hayatımda yaşadım. Babası genç yaşta vefat etmiş altı kardeşin en büyüğü olarak, paraya çook ihtiyacı/mı/z olmasına rağmen, İHL'yi bitirince imamlık yapmak istemedim. (Yeteneksizliğim ve beceriksizliğinden değil, 100 üzerinden 94 puanla imamlık imtihanını kazanmıştım) Ne yaptım? Lokantalarda bulaşıkçılık, komilik; fabrikada işçilik., küçük çaplı esnaflık yaptım... Bunlar sevdiğim işler miydi? Hayır. İmamlığı seviyor muydum? Evet; ama imamlık üzerinden para kazanmayı sevmiyordum. İmamlığı belli bir süre yapsaydım!; paraya müthiş ihtiyacım/ız da vardı ama yapmadım. İyi ki de yapmamışım, hayatı tanıdım...

Sonra, sevdiğim işi yaptım. Kitapları seçtim. Kütüphanecilik okudum, kütüphaneye memur (= Kütüphaneci) oldum. Oradayken de okudum (İletişim'de master, doktora), sonra da akademisyenliğe geçtim... ve emekli oldum.

Benim için emeklilik de bir iş. Emeklilikte daha çok çalışıyorum ama (yaptığım işten) para almıyorum.

Ne yapıyorum?

Okuyorum ve yazıyorum. Hâlâ okuma-yazmayı “öğrenemedim”!. Anlayacağınız hâlâ ‘İlk Emir’deyim; ömür bitti, hâlâ diğer emirlere sıra gelmedi; birazcık “yaz! emrini” yapıyorum ama onun da Kitâb’ta “yeri yok”!, ya da ben onu “tebliğ et/anlat!” şeklinde anlıyorum!.

Şimdiki işimden zevk/tat alıyorum. Naçizâne size de ‘tavsiyem’, sevdiğiniz işi yapın!. İşinizi severseniz, salih bir iş (amel/eylem) yapmış olursunuz; sevmezseniz, yaptığınız iş, size ve topluma zarar verir. (Sizi sıkar, topluma yük olur.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET