HIRS

Âdemoğlu (= Âdem ve eşi), mülkiyeti Allah’ın olan o kadar bol malın-mülkün içinde, rahat bir şekilde cennette yaşarken, Rabbini = Mülkün Sahibini unuttu, kendisi mülkiyet hırsına kapıldı ve değer kaybetti = düştü = hubût. O, aynı hırsı = sahiplenmeyi burada da sürdürüyor, sanıyor ki mal-mülk onu ebedî kılacak = “yahsebü enne mâlehû ehledeh.” (104/3.) 

Şeytan, âdemoğlunu cennette iki şeyle kandırmıştı : 1) Bu ağaca yaklaşırsanız iki melek olursunuz = en tekûnâ melekeyni. 2) ve burada ebedî yaşarsınız = ev tekûnâ minel hâlidîn (7/20). Ehlade ile Huld, aynı kök; ebedî olma, ebedî yaşama arzusu; bu arzu çok insanî ama Rabbsiz = Rabb unutularak gerçekleşmeyen bir arzu; çünkü Ebebî Yaşam = Ölümsüzlük = Hayy-ul Qayyûm’luk sadece O’na has.

Burada da aynı hatayı (!) tekrarlıyoruz!. Mal-mülk sahibi olacağız = kazanacağız = biriktireceğiz diye Rabbimizi = Rabbimizin emirlerini unutuyoruz. Yarın kazandığımız tüm malı, o mal tüm dünyayı doldursa bile, (azaptan) kurtulmak için fidye olarak vermeye kalkacağız ama bu fidye bizden kabul edilmeyecek. (39/47.) 

Neden?

Sen o malı kazanırken Beni unuttun; malı Benden çok sevdin. Kazandığın malı, Ben sana, ver dedim; sen, vermedin, biriktirdin... halbuki o malı, o malı kazandığın gücü-kuvveti, aklı-fikri Ben vermiştim sana... eğer o malı Benden çok sevmeseydin, Benim dediğimi yapardın = verirdin... (al malını başına çal!. Sen mülkiyet hırsızlığı yaptın; Benim mülkümü sahiplendin...) onlar burada geçmez; burada geçen taqvâdır; taqvâ da Bana saygıdır, sende taqvânın zerresi/kırıntısı yok!...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET